• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Eğitim Başarısını Arttırma....

Gizle
Bu konu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts
  • #16

    YAŞAMDA OLUMLUYU SEÇMEK



    Michael herkesin imrendiği biriydi. Her zaman neşeliydi ve çevresine hep olumlu şeyler söylerdi. Birisi ona nasıl olduğunu sorduğunda: 'Daha iyi olamazdım' diye yanıtlardı. Doğal bir motivatördü. Eğer çalışanlardan birisi işyerinde kötü bir gün geçirmişse, Michael, ona, durumun olumlu taraflarına bakmasını söylerdi. Michael'in bu tarzı beni çok meraklandırdı, ve bir gün Michael'a gidip sordum:

    -'Anlamıyorum! Her zaman nasıl bu kadar pozitif biri olabiliyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?' Michael yanıtladı:

    -'Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: 'Bu gün iki seçeneğin var: ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap'. Ben de iyi bir ruh halinde olmayı tercih

    ediyorum. Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatin olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum'.

    İtiraz ettim:

    - 'Hayır bu kadar da basit değil'.

    - 'Evet bu kadar basit', Michael yanıtladı ve devam etti: 'Yaşam seçeneklerden ibarettir. Gereksiz ayrıntıları bir kenara bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara nasıl tepki vereceğini sen seçersin. İnsanların senin ruh halini nasıl etkileyeceğini kendin seçersin. Nasıl bir ruh hali içinde olacağını kendin seçersin. Hayatını nasıl yaşayacağın da senin seçimine bağlıdır'.

    Michael'in söyledikleri üzerinde uzun uzun düşündüm. Bir süre sonra kendi işime başlamak için işyerinden ayrıldım. Birbirimizle teması kaybettik, fakat hayat hakkında bir seçim yapacağım sırada sık sık onu ve hayata bakış şeklini düşündüm. Bir kaç yıl sonra, Michael'in ciddi bir iş kazası geçirdiğini duydum. 18 saatlik bir ameliyat ve yoğun bakımdan sonra, Michael sırtına yerleştirilmiş demir çubuklarla hastaneden taburcu edilmişti. Kazadan 6 ay sonra Michael'i gördüm. Kendini nasıl hissettiğini sorduğumda,

    - 'Daha iyi olamazdım, yara izlerimi görmek ister miydin?' diye şakayla karışık yanıtladı. Teklifini reddettim, ama kaza esnasında beyninden neler geçtiğini kendisine sordum. Michael yanıtladı:

    - 'İlk aklıma gelen şey yeni doğacak kızımın sağlığı oldu. Yerde yatarken iki seçeneğim olduğunu düşündüm. Ya yaşayacaktım, ya da ölecek. Ben yaşamayı tercih ettim'.

    - 'Korkmadın mı? Bilincini kaybetmedin mi?' diye sordum.

    Michael yanıtladı:

    - 'İlk yardım görevlileri bana sürekli düzeleceğimi söylediler. Fakat hastaneye getirildiğimde, doktorların, hemşirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce gerçekten korktum. Gözleri adeta benim öldüğümü haykırıyordu. O anda bir şeyler yapmam gerektiğini anladım'.

    - 'Ne yaptın?' diye sordum. Michael yanıtladı:

    - 'İri cüsseli bir bayan hemşire bana sürekli sorular soruyordu. Benim herhangi bir şeye karşı alerjik olup olmadığı mı sordu. 'Evet, yerçekimine karşı alerjim var' diye bağırdım. Gülüşmeleri üzerine onlara dedim ki; ben yaşamayı seçiyorum. Beni ölü biri gibi değil canlı birisi gibi ameliyat edin!'

    Michael hem doktorlarının yeteneği, hem de inanılmaz tavrı sayesinde yaşamayı başardı. Her gün hayati dolu dolu yaşamak için seçme hakkımız olduğunu ondan öğrendim. Yaşama olan tavır ve bakış açımız her şeydir. 'Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün. Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır'. Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır.





    Dr. Spencer Johnson

    "Armağan", "Peynirimi Kim Kaptı?" ve "Nasıl CEO Olunur" un Yazarı. Bu üç kitabı da okumanızı öneririm




    Yorum yap

    • #17

      Yuvaya Hazır Olma

      Bir çocuğun okula hazır olduğunun en önemli işaretlerinden biri anneden ayrılmada sorun yaratmaması ve kısa sürelerle de olsa evden ayrılmaya istekli olmasıdır. Genellikle anneden ayrılmaya istekli olan çocuk konuşması diğer yetişkinler tarafından da kolayca anlaşılabilen çocuktur. Parkta veya dışarıda oynayan çocuklara ilgi gösterme de grup yaşantısına hazır olmanın önemli işaretlerinden biridir. Çocuk bu oyunlara katılmadan sadece izlemek istese bile bu ilgi çocuğun kendini yetişkinden koparabileceğini gösterir. Kuşkusuz tüm bunların dışında çocuğun temel özbakım becerilerini de kazanmış olması gerekir. Bu konuda çocuklar arasında önemli bireysel ayrılıklar olmakla birlikte yuvaya başlamak için pek çok açıdan en uygun yaş yaklaşık 3 yaştır.

      Okulöncesi eğitime başlama çocuk için stres yaratan bir olay olmamalıdır. Böyle bir gruba katılma çocuk için anneden veya alıştığı bakıcısından ayrılma, tanımadığı birine poposunu sildirme ve bir odada bir sürü çocukla birarada oynamayı başarma gibi pek çok farklı anlam taşır. Eğer yuva bu ayrılığın etkilerini en aza indirerek başlarsa (örneğin başlangıçta annenin de bir süre çocuğun yanında kalmasını sağlarsa) çocuk için uyum sağlama daha kolaylaşır. Çocuk sonuç olarak orada kalacağını ve hiçbir çocuğun başında özel bir yetişkinin bulunmadığını kavrayacak ve anneden vazgeçecektir.

      Çocuğun yuvaya hazır olması kadar sizin çocuğunuzu yuvaya vermeye hazır olup olmadığınız da önemlidir. Çocuğu yuvaya verdiğiniz için eğer, yalnızlık, çaresizlik, suçluluk, kaygı, çocuğu kaybetme korkusu ve hatta öfke gibi duygular yaşıyorsanız onlarla yüzleşin.

      Enerjinizi, bu duygularla baş etmek için harcayın. Siz gözleriniz yaşarmadan çocuğu yuvaya bırakabildiğiniz zaman çocuğun da bu ayrılıkla başaçıkabildiğini göreceksiniz.

      Çocuğu Gruba Alıştırmak İçin Öneriler
      Çocukla birlikte birkaç kez yuvayı ziyaret edin ve onu öğretmeniyle tanıştırın
      Çocukla bir hafta öncesinden ilk gün ve yuvadaki arkadaşları hakkında konuşun
      Diğer çocukların da aynı kendi gibi olduğunu vurgulayın
      Yuvaya ilk başladığı günlerde bir süre çocukla birlikte kalın ama bunun ne kadar süreceğini çocuğa önceden bildirin ve
      Çocuk daha önce yuvaya alışsa bile sözünüzde durun
      Ayrılırken mutlaka “hoşçakal” deyin
      İlk günler çocuğun sizi aramasına fırsat vermeden çocuğu erken alın
      Mümkünse çok sevdiği bir oyuncağını yanında götürün
      Çocuk, kimden en kolay ayrılıyorsa yuvaya onun bırakmasını sağlayın
      Akşam eve dönerken o gün yaptığınız ilginç şeylerden söz etmeyin
      Yuvaya alıştıktan sonraki ayrılık gözyaşlarını ciddiye almayın
      Yuva Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz !
      Çocukların güvenliğine önem veriliyor mu? Yuva güvenli bir şekilde döşenmiş ve gerekli önlemler alınmış mı?
      Sağlıklı bir beslenme sağlanıyor mu?
      Yuvanın atmosferi hoş ve eğlenceli mi yoksa gergin ve soğuk mu?
      Beslenme ve uyku saatleri neye göre planlanmış? Çocuğun bireysel ihtiyacına göre küçük değişiklikler yapılabiliyor mu?
      Öğretmen 4 çocuktan biriyle ilgilenirken diğer üçünü nasıl bırakıyor?
      Her çocuğa bireysel dikkat ve ilgi var mı?
      Siz orda kalmak ister miydiniz?
      Sizin ilk günler çocukla kalmanıza izin veriyorlar mı?
      Haber vermeden her zaman ziyaret edebilmeniz mümkün mü?
      Sabahleyin çocuğun ihtiyaçlarını bildirmek, akşamları da çocuğun o günkü davranışlarıyla ilgili bilgi almak mümkün mü?
      Eğitime ve duygusal gelişime verilen önem ve ağırlıkları nasıl? Bazı yuvalar eğitime, bazıları da sosyal-duygusal gelişime daha fazla ağırlık vermektedirler. Sizin tercihinize göre bir yuva seçin.
      Öğretmenler mutlu mu, bir ekip çalışması izlenebiliyor mu?
      Öğretmenler her koşulda çocukla oyunvari bir etkileşim içinde mi?
      Çocuklar mutlu ve neşeli mi?


      Yararlanılan Kaynaklar:

      Bukatko, D.; Daehler, M. ( 1992).Child Development. Boston: Houghton Mifflin Com.

      Karen, R. (1994). Becoming Attached. New York: Warner Books

      Leach, P. (1991).Your Baby and Child, New York: Alfred A. Knopf.

      Stenhouse, G. (1996). Practical Parenting. OUP.

      Yorum yap

      • #18

        ÇocuĞunuzuzun Psİkolojİk Sorunlarinda Uzmana Ne Zaman BaŞvurmalisiniz...

        ÇOCUĞUNUZUZUN PSİKOLOJİK SORUNLARINDA UZMANA NE ZAMAN BAŞVURMALISINIZ...



        Uzman yardımına ne zaman başvuracağınızı bilmek, çocuğunuzun gelişim sürecinde çok önemlidir.



        Kimi zaman çevremizdeki insanların önerilerine kulak asar, kimi zamanda kulak tıkarız. Çevremizdeki insanların her konuda mutlaka bir fikri vardır. Özellikle çocuk yetiştirirken herkes her konuda uzmandır ve her fırsatta size görüşlerini iletirler. Çocuğunuzla ilgili birtakım sorunlar yaşıyorsanız ve karar veremiyorsanız çevrenizden değişik sesler yükselir. “ Aman hemen götür“ lerle, özellikle aile üyeleri tarafından dile getirilen “ yok canım çocuk deli mi ki psikiyatrise götürüyorsun” lar arasında gidip gelirsiniz... Siz en iyisi uzmanların görüşlerine kulak verin ve onların önerilerini tek tek değerlendirerek doğru karara ulaşın.







        HANGİ DURUMLARDA UZMANA BAŞVURULMALI



        · Aile içi ilişkilerde büyük krizler yaşanıyorsa ve çocuk bu durumdan derin bir şekilde etkileniyorsa....

        · Ayrılık, boşanma, işsizlik, aile bireylerinden birisinin yaşadığı önemli bir hastalık, kaza, ölüm ve yas gibi aileyi derinden sarsan kuvvetle ihtimal çocuğun da derinden etkileneceği olaylar varsa

        · Okuldan, doktorunuzdan, bakıcınızdan ya da bir arkadaşından gelen uyarılar yoğunlaştıysa

        · Çocuğunuz yaşına göre öğrenmekte güçlük çekiyor, düşünsel ve duygusal gelişiminde gecikme oluyorsa

        · Akranlarına göre birtakım farklı yönlerini gözlemliyorsanız: Sürekli sızlanmak, uyumakta güçlük çekmek, sürekli yatağını ıslatmak, arkadaş edinememek, oyun oynamamak gibi

        · Çocuğun bazı yönlerden gelişiminde dengesizlik hissediyorsanız ve bu dengesizlik onu rahatsız ediyorsa; örneğin fiziksel gelişimi mükemmel olduğu halde duygusal gelişiminde bir yavaşlık varsa (çocukça hareketler yapmak, içine kapanıklık, çevreyle iletişim kuramamak gibi...)

        · Tavırlarında ve ruh halinde ani değişiklikler yaşıyorsa : Örneğin uyku ve beslenme düzensizlikleri , düzgün konuşuyorken kekelemeye başlamak gibi. Okulda ders dinlerken veya ders çalışırken dikkatini toparlayamıyorsa...

        · Sürekli altını ıslatıyorsa ve çocuk doktorunuz bunun bir fizyolojik nedeni olmadığını iddia ediyorsa...









        BELİRTİLERE DİKKAT !



        · Çocuğunuz dikkatini toparlayamıyorsa,

        · Sürekli gergin, huzursuz ve sinirliyse

        · Uyku düzensizlikleri yaşıyorsa

        · Aşırı halsizlik ya da hareketlilik varsa

        · Sürekli suçluluk duygusu çekiyorsa

        Tüm bunlar sonradan tehlikelere yol açacak sorunların sinyalleri olabilir...

        Bu sinyalleri dikkate alın.





        UZMANA BAŞVURMAK İÇİN SORUN ÇIKMASINI BEKLEMEYİN !



        Büyük çoğunlukla anne babalar çocuklarında gözle görülecek bazı davranış problemleri ortaya çıktığında yardım almayı seçmektedirler. Bu durumda psikolog, problem iyice kökleşmiş ve derinleşmiş bir haldeyken aile ve çocukla karşılaşır. Ailelerin ‘ büyüyünce geçer’ şeklindeki önyargısı tedaviyi geciktirmektedir. Bir kere şu tespiti yapalım ; ‘büyüyünce geçmez, daha da güçleşir.’ Çocuğun psikolojik gelişiminde gözle görülür herhangi bir aksama olmadan da çocuğun psikolojik gelişimini anlamak ve bilgilenmek için uzmana başvurulmalıdır. Özellikle okul öncesinde çocuğun hemen her yaşında anne baba olarak ; bilgilenmek, varsa soru işaretlerine cevap bulmak için gidilir. Bebeğe hazırlanmak, bebekle ilişki kurmanın psikolojik yönlerini keşfetmek, varsa ilk çocuğu kardeş doğumuna hazırlamak, yuvaya hazır olup olmadığını, ilkokula hazır olup olmadığını anlamak vs. gibi sağlıklı gelişimle ilgili bilgiler almak için gidilir.





        PSİKOLOJİK GELİŞİM KONTROLÜNÜ YAPTIRDINIZ MI?



        Çocuğunuzun aşı dönemlerini, fiziksel gelişim süreçlerini nasıl takip ediyorsanız ; en azından belli bir süre psikolojik gelişimini de aynı şekilde kontrol etmelisiniz. Psikolojik gelişim kontrollerine başlamak için en ideal dönem 6-8 aylar arasıdır.

        Psikologlar gelişim kontrollerini farklı periyotlarla yapabilirler. Ancak gelişimi normal çocuklar için genellikle aşağıdaki program yeterli olmaktadır ;



        6 – 36 ay arası 3 yaş – 6 yaş arası

        2 ayda bir görüşme 4 ayda bir görüşme



        Yorum yap

        • #19

          MUTLU EVLİLİK İÇİN BİRKAÇ ANAHTAR





          · Daima neşeli, bakımlı, pozitif görünün.

          · Tartışmalarda yapıcı, arabulucu, şahsiyetli olun ancak ısrarcı olmayın. Eşinizi aşağılamayın.

          · Seksi asla ceza olarak uygulamayın. Yatak ayırmak en büyük hata.

          · Birbirinizle daima flört edin; dokunun, öpün, ele ele tutuşun vs...

          · Tartışma uzuyorsa başka odaya gidin, kızgınlık ya da küfürlerinizi kendinize saklayın. Karşı tarafa duyurmayın.

          · Eleştirirken önce iyi tarafları ön plana çıkarın. Sonra değişmesini istediklerinizi zarifçe belirtin.

          · Aç, yorgun, kızgın, regliyken, arabada, yemekte, başkalarının yanında tartışma yaratabilecek konulara girmeyin.

          · Alttan almanız gerekebilir. Bu durumda kendinizi taviz veren, haksızlığa uğrayan taraf olarak görmeyin. Daha sonra ortalık yatıştığında kırgınlığınızı dile getirin ve bir daha olmamasını isteyin.

          · Romantik atmosferler yaratın. Çocuklarsız başbaşa kalmanın yollarını arayın.

          · Kendinizi sürekli geliştirmeyi sürdürün.

          · Çocuk konusunda birlikte hareket edin; karşılıklı kinleriniz için çocuğu kullanmayın.





          EVLİLİKTE SIKLIKLA KARŞILAŞILAN SORUNLAR



          1. İletişim eksikliği

          2. Sürekli tartışma

          3. Duygusal doyumsuzluk

          4. Cinsel işlev bozuklukları

          5. Finansal anlaşmazlıklar

          6. Akrabalarla ilgili problemler

          7. Evlilik dışı ilişki

          8. Çocuklarla ilgili çatışmalar

          9. Eşe despotça hükmetme

          10. Güven duyulmayan eş

          11. Alkolizm

          12. Fiziksel, duygusal şiddet

          Yorum yap

          • #20

            her anne baba bunları okumalı ve bilinçlenmeli emegine saglık aydınlatıcı bilgilerin için

            Yorum yap

            • #21

              Bilgi ve paylaşımınız için teşekkürler.Emeğinize sağlık.

              Yorum yap

              Hazırlanıyor...
              X