• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Kanserin İlacı Yiyecekler

Gizle
Bu konu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • Kanserin İlacı Yiyecekler

    Yaz aylarında kaybedilen sıvı miktarını geri kazanırken, kanserden korunmak için bol bol ayran ici

    Ota Tıp Merkezi’nden Uzman Dr. Tülay Akvardar; yazın vücudunuzun kaybettiği sıvı miktarını geri kazanması için hangi sıvıları tüketmeniz gerektiğini açıklıyor. “Yaz aylarında kaybedilen sıvı miktarını geri kazanırken, kanserden korunmak için bol bol ayran için. Beyin gelişimine fayda sağlayan portakal suyu kansızlığı da önleyerek, yaz aylarında serinlerken sağlıklı kalmanızı sağlıyor.”

    Ayran ile hem serinleyin hem de kanserden korunun
    Ayran özellikle içeriğinde bulunan yoğurt bakterileri nedeniyle önemli bir içecek. Bu bakteriler antikanserojen etkileri nedeniyle kanserin başlangıcını önlüyor ve tümör hücrelerinin gelişimini geriletiyor. Ayrıca bakteri de üremediği için, zehirlenme riski içermiyor. İçinde katkı maddesi bulunmayan ayran, mide ve bağırsaklarda ki zararlı bakterilerin üremesini engelliyor ve antioksidan etkilisi yaratıyor. Ayranın içine salatalık, nane ve dereotu ekleyerek zenginleştirebilirsiniz. Dr. Tülay Akvardar tuzun tansiyonu yükseltici özelliği dolayısıyla, düşük tansiyonu olanların tuzla birlikte kullanmasını öneriyor. Ayran bir hayli zengin bir besin içeriğine sahip ve vitamin-mineral deposu. İçeriğinde kalsiyum ve potasyum bulunuyor. Dolayısıyla kemik ve dişlerin oluşumunda önemli etkiye sahip. Yaz aylarında sıcaklar nedeniyle ciddi sıvı kaybı olduğunu söyleyen Akvardar, ayran da elektrolit yönünden oldukça zengin bir besin olduğu için yaz aylarında sık sık ayran tüketilmesini öneriyor. 100 g ayranın besin değeri; 57 kalori, 4,5 g karbonhidrat, 3 g protein, 3 g yağ, 109 mg kalsiyum bulunuyor.

    Beyin gelişimi ve kansızlık için meyve suyu
    Ferahlamak istendiğinizde meyveli içecekler iyi bir seçim. Meyveli suları mı yoksa meyveli içecekler mi iyidir diye bir soru soracak olursak, her ikisi de sıvı sağlıyor ve elde edildikleri meyveye bağlı olarak farklı miktarlarda A ve C vitamini içeriyorlar. Dr. Tülay Akvardar, meyve sularının içeriğinde fruktoz denilen meyve şekeri ya da fruktoz-mısır şurubu denilen şekerlerin bulunduğunu söyleyerek, hazır meyve suları içerdikleri şeker veya mısır şurubu karışımı nedeniyle günlük alınan kalori miktarını arttırdığını belirtiyor. Daha az posa içerdiklerinden dolayı hazır meyve suyu yerine taze meyve tüketilmesini öneren Akvardar, meyve suyu tüketmek isteyenlerinde, kendi hazırladığı taze sıkılmış meyve suyunu tüketmelerini söylüyor. Çünkü ancak böylece meyveden gelen besin öğelerini yeterli miktarda alabiliyor. Meyve suları önemli bazı besin öğelerini de içeriyor. Örneğin portakal suyu beyin gelişimi ve kansızlık için önemli olan folat içeriyor. Ancak bazı meyve suyu çıkaran makineler kurşun geçişine neden olabiliyor. Üstelik meyve suları daha az posa içeriyor. Ayrıca meyve sularına sonradan eklenen şekerler meyve suyunun kalori miktarını arttırıyor.

    Günde 8-10 bardak su için
    İnsan sağlığı için en önemli faktörlerden biri olan su, yaşam için en gerekli maddelerden biri. İnsanın vücut ağırlığının %63-70'ini su oluşturuyor. İçermeyen su, kimyasal, bakteriyolojik ve radyoaktivite yönünden gerekli parametrelere uygun olursa sağlıklı olacağını belirten Ota Tıp Merkezi’nden Dr. Tülay Akvardar suyun vücudumuza etkisini şu sözlerle anlatıyor; ”Susamak bir sinyaldir. Bu fiziksel duyu belirtileri, vücudunuzun birçok işlevini yerine getirmek için daha fazla sıvıya ihtiyaç duyduğunu gösterir. İnsan vücudunun her yerinde gerçekleşen tüm fonksiyonlar (hücre içi ve hücre dışı) sulu bir ortamda gerçekleşir. Su vücut ısısını yaklaşık 37 derecede tutarak düzenler. Özellikle fiziksel aktivite gibi birçok vücut fonksiyonunda ısı üretilir. Terleme yoluyla deriden atılan su ile vücuttan sıcaklık atılır. Ağız, gözler ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar.” Vücuttaki kan, sindirim sıvısı, tükürük ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmının su olduğunu söyleyen Akvardar, suyun dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine yardımcı olduğunu belirtti. Vücuttan sadece 0,5-1 kg lık su kaybı susama hissini oluşturmaya yetiyor ve vücuttan sıvı miktarının %20 azalması ile yaşamsal risk oluşuyor. Bu nedenle normal bir insanın günde 8-10 su bardağı su içmesi gerekiyor.
  • #2

    Kansere karşı Yiyecekler

    Amerika'daki araştırmada, şeftali ve eriğin meme kanserini önlediği ortaya çıktı

    Yazı Boyutu Uzmanlar açıkladı Şeftali ve erik memedeki kanserli hücreleri öldürüyor Ayrıca habis (kötü huylu) hücreleri sağlıklı hale getiriyor Bu iki meyvedeki fenol maddesi tüm kanser türleriyle mücadelede etkili

    Yorum yap

    • #3

      Kansere karşı siyah pirinç

      Yüksek oranda lif ve mineral içermesine karşın şeker oranı düşük olan siyah pirincin kalp hastalıklarına ve kansere karşı etkili olabileceği bildirildi.

      İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, ABD'nin güneyinde yetiştirilen siyah pirinçten alınan lif örneklerini analiz eden bir grup bilim adamı, ürüne rengini veren ve hücre yenileme, yani antioksidan özelliği kazandıran antosiyaninler açısından çok zengin olduğunu gözlemledi.

      Louisiana Devlet Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmanın ekibindeki Doktor Zhimin Xu, sadece bir kaşık siyah pirinç kepeğinde dahi bir kaşık yabanmersinindekinden daha az şeker ama daha çok antosiyanin bulunduğunu söyledi. Doktor Zhimin Xu, bir zamanlar anavatanı olan Çin'de hükümdarların sofrasını süsleyen ve daha yeni yeni dünyadaki kullanımı yaygınlaşmaya başlayan siyah pirincin içerdiği lifler ve E vitamini açısından da zengin olduğunu belirtti.

      Bilim adamları, bu ürünün, içerdiği zararlı molekülleri temizleyen antioksidanlar sayesinde damarların korunmasına yadımcı olabileceğinin ve kansere yol açan DNA bozulmasını önleyebileceğinin altını çizdi.

      Yorum yap

      • #4

        Kanserin sekiz işaretine dikkat

        Uzmanlar, nedenini belirlemek genelde güç olan ancak kanserle yakından ilişkisi bulunan belirtileri listeleyerek, hastalara bu konularda dikkatli olmalarını salık verdi.

        Bu belirtilerin başında idrarda kan ve anemi (kansızlık) geliyor.

        İngiltere'deki Keele Üniversitesi'nde çalışan ekibe göre, bunlar arasında rektal kanama, öksürürken kan gelmesi, memede şişlik ya da kitle, yutkunma zorluğu, menopoz sonrası kanama ve prostat testlerinde anormal sonuçlar çıkması da yer alıyor.

        Araştırma ekibi, sonucunda kanser olarak teşhis edilmesi ihtimali 20'de bir ya da daha yüksek olan şikayetleri bir araya getirme hedefiyle yola çıktı.

        Yine de bu belirtilerin kişinin hastalığa sahip olduğu şeklinde yorumlanması doğru değil.

        Sonuçta kanser teşhisiyle sonuçlanma riski düşük olsa da doktorlar bu konudaki şüphelerin hastanın testler ve muayeneler için daha hızlı yönlendirilmesini sağlayacağını, bunun da bir çokları için erken teşhis anlamına geleceğini belirtiyorlar.

        Belirli yaşlar için belirli riskler artıyor

        Uzmanlar ayrıca söz konusu belirtilerden hangisinin hangi yaş grubu için kanser yarattığını da inceledi.

        Bunun için bu alanda daha önce yapılmış olan 25 araştırmanın sonuçları kullanıldı.

        Hasta 55 yaş altındaysa riskleri 'yirmide bir' eşiğine getiren sadece iki belirti var.

        Bunlar prostat muayenesinde anormal sonuçlar çıkması ve memede kütle.

        55 yaşın üzerindekiler için yutkunma zorluğunun gırtlak kanseri habercisi olabileceği belirlendi ama bu sadece erkekler için geçerli.

        Buna karşılık idrarda kan 60 yaşın üzerindeki hem kadın hem de erkekler için kaygı unsuru.

        Ekibe başkanlık eden Dr. Mark Shapley, "Aile hekimlerinin yaşam kalitesini iyileştirmek için bu belirtiler üzerinde durması gerekir. Hekimin hastaneye sevk kararı almasını sağlayacak risk düzeylerinin ne olduğu konusunda daha açık bir tartışma olmalı" dedi.

        İngiltere'nin saygın kanser araştırmaları kuruluşu Cancer Research UK ise, kanser için erken uyarı işaretlerinin bunlardan ibaret olmadığını belirtti.

        Kuruluşun açıklamasında "Bu çalışmada öne çıkarılan belirtiler halihazırda zaten kanserin potansiyel habercileri arasında görülüyordu. Ancak 200'den fazla kanser tipi varken, bunların yarattığı belirtiler de çok çeşitli" denildi.

        "Dolayısıyla vücudunuzda sıradışı ve etkisini sürdüren bir değişiklik görüyorsanız bunu kontrol ettirmek çok önemli. Kanser erken safhalarında teşhis edilebildiğinde tedavinin başarı şansı da yükseliyor."

        KANSER İÇİN SEKİZ UYARI
        •Anemi
        •İdrarda kan
        •Kan öksürmek
        •Memede şişlik veya kütle
        •Menopoz sonrası kanama
        •Prostat testlerinde anormal sonuçlar
        •Rektal kanama
        •Yutkunma zorluğu

        Yorum yap

        • #5

          Tereotu kansere çare

          ABD'li bilim insanları tereotunun düzenli tüketilmesi durumunda kanseri önleyebileceğini açıkladı.

          ABD’deki Southampton Üniversitesi’nde yapılan araştırma, terenin kansere yakalanma riskini büyük oranda azalttığını ve kanser hastalarının bu bitkiyi düzenli olarak tüketmeleri durumunda da var olan kanser tümörlerinin küçüldüğünü ortaya çıkardı.

          Uzmanlar terede bulunan bir kimyasalın vücudun kanser hücrelerini beslemesine neden olan beyin sinyallerini bloke ettiği ve bu sayede oksijensiz ve kansız kalan tümörlerin boğularak küçülmeye başladığını düşünüyor. Tere özellikle göğüs kanseri üzerinde etkili oluyor.

          Yorum yap

          • #6

            Ev yoğurdu kanserden koruyor

            Evde mayalanmış yoğurdun, kanser ve diğer hastalıklara karşı korumada piyasadaki yoğurtlardan daha etkili olduğu açıklandı.


            Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Akman, çocukların gelişme çağında oldukları gözönünde bulundurularak, gazlı içecekleri tüketmesinin önüne geçilmesinin önemine işaret etti. Türkiye'nin geleneksel içeceği ayranın, çocukların tüketebileceği en güzel içecek türü olduğuna değinen Akman, ayranın hammaddesi olan yoğurdun da yararlarına dikkati çekti.

            Avrupa ve ABD'de yoğurdun yoğun şekilde tüketildiğini anlatan Prof. Dr. Akman, yoğurt tüketimine yönelik bazı ülkelerde kafeler bile açıldığını, bu ülkelerde yaşayan insanların sağlıklı yaşam için öğün olarak yoğurt tükettiklerini aktardı.

            Türkiye'de ise yoğurdun yemeklerin yanında tercih edildiğini anlatan Akman, yoğurdu çocuklara sevdirmek gerektiğini, anne ve babaların bu konuya hassasiyet göstermesinin önemli olduğunu bildirdi.

            Enfeksiyonlara karşı koruyucu

            Prof. Dr. Akman, et fiyatlarının yükseldiği bu dönemde yoğurdun önemli bir protein kaynağı olarak tercih edilebileceğini belirterek, yoğurdun aynı zamanda hem kalsiyum kaynağı olduğunu, hem de bağırsak ve üriner enfeksiyonlarına karşı vücudu koruyan bir yapısı bulunduğunu ifade etti.

            Çocuklara yoğurt yedirmek için onların sevebileceği şekilde meyve, pekmez ya da balla karıştırılabileceğine değinen Prof. Dr. Akman, şöyle konuştu:

            “Piyasada satılan yoğurtlar da tercih edilebilir fakat özellikle evde üretilen yoğurtlardaki maya, hastalıklardan ve kanserden koruma bakımından piyasa yoğurdundan iki adım daha öndedir. Sanayi tipi yoğurtlardaki mayayla evdeki maya farklıdır. Tabi giderek geleneklerden kopulduğunu düşünecek olursak ve yeni jenerasyonun yoğurt mayalamak hakkında fikri olmayacağını düşünürsek, sanayi tipi yoğurtlara da 'hayır' demiyoruz.”

            Prof. Dr. Sema Akman, çocukların süt tüketmesinin de onların büyümesi ve gelişmesi açısından çok önemli olduğunu kaydetti. Özellikle 7 yaş üstü çocukların günde en az iki bardak süt içmesi gerektiğini söyleyen Akman, çocukların özellikle kahvaltıda ve akşamları birer bardak süt içmesinin önemine işaret etti.

            İki bardak sütün çocuğun günlük kalsiyum ihtiyacının büyük bölümünü karşılayacağına değinen Akman, ebeveynlere çocuklarını süt içmeye alıştırmak konusunda önemli görevler düştüğünü sözlerine ekledi.

            Yorum yap

            • #7

              Bu Domatesler Kanseri Önlüyor

              Konya'nın Çumra İlçesinde Deneme Ekimleri Yapılan 'Yerlikaya'Tohumlarından Bir İlk!

              Konya'nın Çumra ilçesinde deneme ekimleri yapılan 'Yerlikaya' tohumlarından çıkan domateslerin, içerisinde barındırdığı kanseri önleyici maddenin, diğer türlerine göre dört kat daha etkili olduğu öğrenildi.

              Çumra Domates Üreticileri Kooperatifi İkinci Başkanı Mevlüt Demirci, Türkiye genelinde tohumların büyük bölümünün İsrail'den geldiğini, üreticinin de bu tohumları kullanmak zorunda kalarak, yüksek maliyetli fiyat ödemek zorunda kaldığı belirtildi.

              Tohumların bir çoğunun İsrail'den geldiğini ifade eden Demirci, ''Bu tohumlardan yetişen domateslerin lezzeti, rengi ve raf ömrü istediğimiz gibi olmuyor. Zaten insanlar da bu ürünleri görünce ayırt edebiliyor.'' dedi.

              Demirci, İsrail tohumlarına alternatif olarak bir firma tarafından 'Yerlikaya' isminde yüzde 100 yerli domates tohumu geliştirildiğini öğrendiklerini ifade ederek, ''Yerlikaya'yı ilk defa bu yıl denedik ve çok iyi sonuçlar aldık. Domatesler rengi, lezzeti, kokusu ve uzun raf ömrü açısından İsrail tohumlarından yetişen domateslerden çok daha iyi kalitede. İsrail tohumları dayanıklılık açısından da çok iyi değildi. Bu yıl ülke genelinde domatesler bir hastalık nedeniyle tarlada çürüdü. Bizim deneme ekimini yaptığımız Yerlikaya domateslerinde böyle bir hastalığa da rastlamadık.'' diye konuştu.

              Deneme ekimini yaptıkları ürünlerde kanseri önleyici maddenin, İsrail tohumunun ürününe oranla çok daha fazla çıktığını anlatan Demirci, ''İlçe Tarım Müdürlüğü laboratuvarlarında yaptırdığımız testlerde, Yerlikaya domateslerindeki kanseri önleyici madde olan 'likopen', diğer cins domateslere oranla 4 kat daha fazla çıktı. Bu, özellikle kentlerde yaşayan ve yerli domates bulamamaktan yakınan insanlar için müjde gibi bir haber. Çünkü, artık eskiden köyümüzde yediğimiz domatesleri rahatlıkla marketlerden, manavlardan alabileceğiz.'' diye konuştu.

              Demirci, bu yıl Çumra'da dikimini yaptıkları 3 bin domates fidesinden 20 tona yakın ürün aldıklarını dile getirerek, önümüzdeki yıllarda bu rakamı 300 bin fideye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

              Yorum yap

              • #8

                Karaciğer İçin Deve Dikeni ve Enginar

                Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özkan, Hepatitli Hastalara Verilen Diyet Listelerinde Alkol Haricinde Hiçbir Besin Maddesinin Yasaklanmasına İlişkin Bilimsel Bir Veri Bulunmadığını Söyledi. Prof. Dr. Özkan, Deve Dikeni Bitkisi ve Enginarın İse Karaciğere Faydalı Besinler Olduğunu Kaydetti.

                Hepato Bilio Pankreatoloji Derneği tarafından düzelenen 7'nci Hepato Gastroenteroloji Kongresi, Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı Belek turizm beldesinde Gloria Hotels Convention Center'da devam ediyor. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, dünyada ve TÜrkiye'de kansere bağlı ölüm nedenleri arasında karaciğer kanserinin ilk 10 içinde yer aldığını kaydetti. Türkiye'de sindirim sistemleri kanserleri arasında karaciğer kanserinin ilk 5 arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Dökmeci, özellikle beklemiş, mantarlaşmış ve küflenmiş fıstık ve türevleri kuruyemişlerde, isot ve kırmızı pul biberde ortaya çıkan aflatoksin maddesinin karaciğer kanserine neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Dökmeci, Hepatit'in B ve C türlerinin gelişen evrelerinin de karaciğer kanserine neden olduğunu belirtti. Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, karaciğer kanserinin görülme sıklığıyla Hepatit B ve C hastalıklarının görülme sıklığı arasında doğru orantı bulunduğuna dikkati çekti. Prof. Dr. Dökmeci, ôHepatit B mikrobuna karşı aşılamanın yaygınlaştırılması hastalığın görülme sıklığını düşürdüö dedi. Türkiye'de Hepatit B'nin batı bölgelerde yüzde 5, doğu bölgelerde ise yüzde 10 civarında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dökmeci, hastalığın ortaya çıkışında toplumlarının sosyo- ekonomik durumlarının önemli olduğunu kaydetti.

                Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özkan, hepatitli hastalara nasıl bir diyet programının uygulanması gerektiğinin, hastalar arasında önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Özkan, alkol haricinde hiçbir besin maddesinin yasaklanmasına ilişkin bilimsel bir veri bulunmamasına rağmen hastalara karaciğer tarafından temizlenen boya egzos kokularından uzak durması, bilinçsiz antibiyotik kullanılmaması gerektiği ve yanık yağlardan kesinlikle uzak durumaları gerektiğini tavsiye ettiklerini dile getirdi. Prof. Dr. Özkan, deve dikeni bitkisi ve enginarın ise karaciğere faydalı besinler olduğunu kaydetti.

                TÜRKİYE'NİN C VİRÜSÜ ŞANSSIZLIĞI

                Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Örmeci ise Hepatit B virüsünün kişinin bağışıklık sistemine bağlı olarak vücuttan atıldığını belirtirken Hepatit C'de virüsün farklı bir seyir izlediğini söyledi. Türkiye'de görülen Hepatit C genotipinin 5 farklı tip içinde tedaviye en dirençli tip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Örmeci, ôHepatit C'nin Türkiye'e optimum tedavi şansı yüzde 50 civarında gerçekleşiyor. Amerika ve Avrupa ise bu rakam yüzde 80'e çıkabiliyorö diye konuştu. Prof. Dr. Örmeci, Hepatit C'nin ilerleyen evrelerinde diyabet, şeker hastalığının da ortaya çıkabilceği uyarısında bulundu. Prof. Dr. Örmeci, ôToplumda 'Tatlı karaciğere iyi gelir' şeklinde Yaygın bir inanç var. Aksine eğer Hepatit C'de hergün tatlı yerseniz diyabeti tetiklersinizö dedi.

                YENİ YÜZYIL HASTALIĞI REFLÜ

                Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Ünsal, 21. yüzyılın hastalığı olarak görülen reflünün sadece yetişkinleri değil Yenidoğan bebekleri de tehdit ettiğini söyledi. Reflünün atık toplumun yüzde 20'sinin şikayet ettiği bir hastalık haline geldiğini ifade eden Prof. Dr. Ünsal, ôHer mide yanması, her ekşime reflü değildir. Haftada 2, 3 kereden fazla tekrarlıyorsa ve en önemlisi kişinin yaşam kalitesini etkiliyorsa reflüden bahsedebilirizö diye konuştu. Hastalığın tanısında en önemli noktasının hastanın hikayesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ünsal, tedavinin ise hastanın yaşam ve beslenme tarzını değiştirmesiyle mümkün olabilceğini kaydetti. Prof. Dr. Ünsal, reflüden korunmak için özelikle akşam yemeklerinde sofradan doymadan kalkılması, akşam yemeğinin ardından 3 saat içinde uykuya ya da yatar pozisyona geçilmemesi uyarılarında bulundu.

                Yorum yap

                • #9

                  Şifa kaynağı keçiboynuzu

                  Akciğer kanseri riskini azaltan keçiboynuzu tam bir şifa deposu.


                  1. Keçiboynuzu, akciğer kanseri riskini azaltması başta olmak üzere sayısız hastalığa şifa kaynağı. Uzmanlar keçiboynuzunun enerji değeri yüksek bir gıda olduğunu belirtirken potasyum ve kalsiyum içermesi nedeniyle çocukların zeka ve kemik gelişimine katkıda bulunduğunu da vurguluyor. Keçiboynuzunun diğer faydaları şöyle:
                  2. - Afrodizyak özelliği bulunuyor.
                  3. - Sperm sayısını artıyor.
                  4. - Kolesterolü düşürüyor. Bu nedenle kalp hastaları da rahatlıkla tüketebilir.
                  5. - Hafızayı ve dikkati artırıyor, sinir sistemine iyi geliyor.
                  6. - Akciğer kanser riskini azaltıyor.
                  7. - Nefes darlığı, astım, bronşit gibi rahatsızlıklara iyi geliyor.
                  8. Anavatanı Yunanistan, Fas, Tunus ve İsrail olan keçiboynuzu, Türkiye'de ise Akdeniz sahil şeridinde yetişiyor. Haziran - Temmuz aylarında olgunlaşmaya başlayan ve meyve rengi yeşilden kahverengiye dönüşen keçiboynuzu, kuruyuncaya kadar toplanmıyor. Hasadı ise eylül ayından aralık ayı sonuna kadar sürüyor.

                  Yorum yap

                  • #10

                    Kansere İyi Gelen Papaya Meyvesi, Artık Daha Tatlı ve Küçük Olacak

                    Endonezyalı Bilim Adamları, Kanser Hücrelerinin Büyümesini Yavaşlatan Papaya Meyvesi Üzerinde Çalışmaları Sonucu Daha Tatlı Yaptıklarını Açıkladı. Ayrıca Birçok Vitamin ve Minerallerle Zengin Bu Tropikal Meyvenin Boyutlarını da Küçültmeyi Başararak Taşımacılığının da Daha Kolay Yapılabileceği Belirtildi.


                    Endonezyalı bilim adamları, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatan papaya meyvesi üzerinde çalışmaları sonucu daha tatlı yaptıklarını açıkladı. Ayrıca birçok vitamin ve minerallerle zengin bu tropikal meyvenin boyutlarını da küçültmeyi başararak taşımacılığının da daha kolay yapılabileceği belirtildi.
                    Endonezya'nın zengin tropikal meyvelerinden biri olan papayaya ilgi her geçen gün artıyor. Ülkenin en meşhur ziraat kurumu Bogor Ziraat Enstitüsü'nden (IPB) bilim adamları yaptıkları çalışmalar sonucunda papaya meyvesini daha tatlı bir hale getirdiklerini açıkladılar. Prof. Sriani Sujiprihati basına yaptığı açıklamada, yeni papayanın daha tatlı, daha canlı bir renge sahip olduğunu bildirdi. Ayrıca meyvenin boyutlarını da küçültmeyi başararak taşımacılığının da daha kolay yapılabileceğini belirtti. Tropikal yaşama alışkın olmayanlar için ilk tatmalarında papaya garip bir tada sahip. Ayrıca büyükçe olan boyutundan dolayı meyvenin ihraç edilmesi de zor oluyor.

                    KANSERE KISA SÜREDE ETKİLİ OLAN MEYVE

                    Geçtiğimiz eylül ayında Japon ve Amerikalı profesörlerin yürüttüğü ortak çalışma sonucunda papaya meyvesinin rahim, meme, karaciğer, akciğer ve pankreas kanseri hücrelerinin büyümesini yavaşlattığını ispatlanmıştı. Papaya meyvesinin yanı sıra yaprağının da kanser hücreleri üzerinde doğrudan antitümör etkisi olduğu ve bağışıklık sistemini de güçlendirdiği açıklanmıştı. Araştırmalar sonucunda 4 farklı güçlü kanser hücre kültürünün papaya özüne tutulduktan 24 saat sonra yapılan ölçümlerde, kanser hücrelerinin büyümesinin yavaşladığı görülmüştü.

                    STRESE İYİ GELİYOR

                    Papayanın 24 saatlik kısa bir zamanda dahi kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatması, tıp dünyasında büyük heyecana sebep olmuştu. Araştırmanın bulduğu ilginç bir başka sonuç da papaya meyvesinin sadece kanser hücrelerinin büyümesini durdurup, normal hücrelere ise herhangi bir yan etki yapmaması olarak açıklanıyor. Papaya meyvesi, düzenli tüketilmesiyle kanser hücrelerinin büyümesini durdurma ihtimalinin yüksek olduğu açıklanmıştı. Özellikle de bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde büyük katkı yaptığı açıklanan meyvenin bilinen bir diğer özelliği de strese karşı çok iyi geldiği.

                    Yorum yap

                    • #11

                      Kansere karşı süper brokoli

                      Süper brokoliyle duble koruma. Kanserle savaşta “mucize bir ilaç” geliştirildi. Süper brokoli.


                      İngiltere’de East Anglia Üniversitesi’nden bilim insanları 26 yıllık çalışmasından sonra brokolide bulunan glucoraphanin maddesinin dozunu iki katına çıkararak, kanserden ve kalp hastalıklarından koruyan bir brokoli türü yetiştirdi.
                      Richard Mither isimli uzmanın 1980’de İtalya’da topladığı brokoliden yetiştirilen brokolinin genetiğiyle oynanmadı. “Süper brokoli” henüz test aşamasında.

                      Yorum yap

                      • #12

                        Kolesterol Eksikliği Kanser Neden Oluyor

                        Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Vücuttaki Kolesterol ve Protein Eksikliğinin Kansere Neden Olabileceğini Belirtti.

                        Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, vücuttaki kolesterol ve protein eksikliğinin kansere neden olabileceğini belirtti. 'Kolesterol ne kadar düşükse o kadar iyidir' düşüncesinin yanlış olduğunu söyleyen Sönmez, "Kolesterol için limitler vardır ve bunların altına inmek vücut sağlığı için tehlikelidir." dedi.
                        Kolesterolün vücudun en önemli yapı taşı olduğunu söyleyen Bingür Sönmez, vücutta yeteri kadar protein tüketimi olmazsa; hormonlar, sinir sistemi ve hücre yenilenmesini sağlayan mekanizmaların olumsuz etkileyeceği yönünde uyarıda bulundu. Vücuttaki kolesterol ve protein eksikliğinin kansere neden olabileceğini söyleyen Sönmez, "Bunun dışında; erken yaşta Alzheimer, erken menopoz, erkeklerde cinsel fonksiyon bozuklukları, polikistik over sendromu, katarakt, psikolojik davranış bozuklukları gibi hastalıklara yol açabilir. Bir insanın vücudunda günlük olarak üretilen kolesterol miktarı 5 gramdır. Dışarıdan ne kadar kolesterol alınırsa alınsın, vücut onu hissederek kendi yaptığı kolesterolden düşer. Bu nedenle, 'Kolesterol ne kadar düşükse o kadar iyidir' düşüncesi yanlıştır. Kolesterol için limitler vardır ve bunların altına inmek vücut sağlığı için tehlikelidir. Kötü huylu kolesterol olan LDL 100'ün altında, total kolesterol 200 civarında ve iyi huylu kolesterol olan HDL'nin mümkün olduğu kadar yüksek olması gerekir. HDL 55-60 olursa vücut için mükemmeldir." ifadesini kullandı.


                        "HASTALAR KURBAN ETİNDEN AZ DA OLSA YİYEBİLİRLER"

                        Kurban bayramında hastaların kurban etinden aşırıya kaçmamak kaydıyla yiyebileceklerini söyleyen Sönmez, "Ayda iki kez de canları ne istiyorsa yiyebilirler. Bunlar; Adana kebap, paça çorbası, işkembe çorbası olabilir. Biz bunun ismini koyalım. Çünkü insanlar zaten bunu kaçamak olarak yapıyorlar böylece bunu bir disiplin altına almış oluruz. Böylece her gün düzensiz bir şekilde suçluluk duygusu hissederek değil, düzenli ve suçluluk hissetmeden ayda iki kez yemeleri mümkün olacaktır. Yumurta da yasaklanmış bir gıda idi. Ancak insanlar haftada bir-iki kez gönül rahatlığı ile yiyebiliyorlar artık." Diye konuştu.


                        "PİYASADAKİ HAMUR TATLILARINDAN UZAK DURUN"

                        Mısır şurubundan elde edilen şekerin çağın en büyük felaketi olduğunu aktaran Prof. Dr. Bingür Sönmez, sözlerini şöyle tamamladı: "Dışarıda yapılan hamur işi tatlıların büyük bir kısmı mısır şurubundan elde edilen şeker ile yapılmaktadır. Bu hem daha ağır olduğu için ticari hem daha fazla tatlandırıcı içerdiği için tercih edilmektedir. Bayram boyunca hastaların en çok dikkat etmesi gereken nokta, dışarıdan ticari olarak tatlandırılmış hamur işi tatlıları kesinlikle tüketmemeleridir. İnsanların hayatlarından, dışarıda ticari olarak imal edilen tatlıları çıkarmaları çok önemlidir. Mısır şurubu için Amerika'da kullanılan kota yüzde 2,5 -3'ken, Türkiye'de bu oran yüzde 30'a çıkarıldı. Tabi ki bu kontrol edilemeyecek düzeye çıkmış durumdadır. Evde pancar şekeri kullanarak yapılan az şekerli tatlılar tercih edildiğinde şeker ihtiyacı ortadan kalkacaktır.

                        Yorum yap

                        • #13

                          slm
                          ben bu tarz şeylere inanmıyorum kusura bakmayın yazmak zorunda hisstettim kendimi bence bunlar hep laf şeftali yiyen brokoli yiyen kanser olmuyor diye birşeymi var.şeftali ye brokoli ye günde 1 paket sigara iç alkol iç ondan sonra neymiş efendim ben kansere karşı etkili olan yiyecekler yiyorum uzmanlar zaten hergün birşey çıkartıyor birde onların uzmanlıkları için bir uzman çıksa ne iyi olacak bu uzmanlar değilmiydi yıllardır millete yumurta yedirtmeyen sonra ne oldu şimdi yumurta yeyin diyorlar.sebze meyve et süt ne varsa artık ilk günkü gibi değil insanlar para kazanmak için nerdeyse suni yiyecek içecek yapacaklar bu uzmanlar sayesinde.bu uzmanlar değilmi hormonlu besinleri üreten sağlığa zararlı ilaçları üreten bence önce onlar kendilerine bir uzman bulsunlar sonra insanlara faydası olan şeyler üretsinler.
                          herkez birgün bjk li olacak

                          Yorum yap

                          • #14

                            Bilgi için teşekkürler

                            Yorum yap

                            • #15

                              Cilt kanserine karşı brokoli

                              Cilt kanserine karşı bol bol brokoli yiyin...

                              Amerikalı biliminsanları, bir antioksidan olan sulforafin içeren brokolinin güneş yanıklarına iyi geldiğini ve cilt kanseri tümörünün oluşumunu engellediğini ortaya çıkardı.


                              Uzmanlar tropik totoro ve manuka ağaçlarının özlerinin de brokoliyle aynı etkiyi yarattığını ortaya çıkardı. Cilt bakım uzmanı Kelly Curtis "Brokoli tüketimi cildin güzelleşmesine de yarar" dedi

                              Yorum yap

                              Hazırlanıyor...
                              X