• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

Sağlıkta son değişen teknolojik akımlar

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • Sağlıkta son değişen teknolojik akımlar

    VSY Biotechnology tarafından Schwind Amaris cihazları ile birlikte Türkiye’ye sunulan ve SmartSurf olarak isimlendirilen bu yeni teknoloji sayesinde yine korneaya temas, kesi ve insizyon olmadan, ince kornea yapısına uygun olarak yüksek miyop, astigmat ve hipermetrop tedavisi yapılıyor. Çok daha yüksek biyomekanik koruma ve korneal stabilitenin sağlandığı modül sayesinde tek bir adımla 1 dakikadan az sürede göz tedavi edilebiliyor ve sonucunda güvenli hızlı, ağrısız iyileşme sağlanıyor. SmartSurf özellikle sporla uğraşan aktif kişilere, keskin görüş gereken işlerde çalışanlara ve ince korneaya sahip hastalara tavsiye ediliyor.



    DR. BRUCE ALLAN "HASTALAR VE CERRAHLAR ÇOK SEVDİ"

    Yeni teknoloji ile ilgili açıklama yapan Dr. Bruce Allan; "Schwind’ingüncelinnovasyonu, kısa iyileşme süreleri ile çok daha pürüzsüz stromal yüzey ortaya koyan yeni atış algoritmaları SmartSurf ile ortaya çıktı. Terapötik korneal lazer tedavilerinde önde gelen cihazların yeni modülü olan SmartSurF ,hem şu ana kadarki en konforlu yüzey ablasyon tekniği olmasından hem de hızlı ve uygulaması kolay olmasından dolayı hastalar ve cerrahlar tarafından çok sevildi. SmartSurf, rutin refraktif düzeltmedeki LASIK ve SMILE teknolojileri gibi interfasiyel yöntemlerin baskınlığını bitiriyor" şeklinde konuştu.

    SmartSurf tedavisi dört günlük iyileşme süresinde hastanın en iyi şekilde konforunun sağlanması amaçlanıyor. Bu yenilik sayesinde hasta, ameliyat sonrası 5-30 dakika içerisinde günlük yaşantısına ağrısız olarak devam edebiliyor. SmartSurfACE teknolojisini kullanan hastalardan gelen yorumlar ise şöyle:

    NADİNE D. : "YAŞAM KALİTEMDE İNANILMAZ DEĞİŞİM OLDU"

    "Güvenlik sebebiyle flep cerrahisi olamayacağımdan dolayı SmartSurf, benim için tek seçenekti. Tedavi olmaya karar verdiğimde prosedür ben daha anlayamadan bitmişti ve hiç acı yoktu. Lazer ışınını gözümün üzerinde sadece bir esinti gibi hissettim. Görme keskinliğim hayat kalitemi inanılmaz derecede yükseltti. Artık akşamları gözlerim kuru ve yorgun değil. SmartSurf,sayesinde bundan sonra iş, aile ve spor aktivitelerim için ayrı ayrı kontakt lens ve gözlük planlamaları yapmak zorun değilim."

    EVA MARİA W.: "BİR OPTİSYEN OLARAK ARAŞTIRARAK KARAR VERDİM"

    ‘Ben bir optisyenim ve en güvenli kornea cerrahisi arayışımda internet üzerinden birçok bilgi okudum, bu sırada arkadaşlarıma da sordum. Topladığım tüm bilgilere ve aldığım tüm tavsiyelere rağmen itiraf ediyorum ki çok gergindim. Ancak sonradan tüm korkularımın yersiz olduğumu anladım. Prosedür çok kısa sürdü ve sonuçlar mükemmeldi. Kesinlikle benim metodum. SmartSurf’de korneal flepe ihtiyacı yok ve bu yüzden çok daha güvenli.’

    STEVEN H. : "KLİNİK SONUÇLARDAN ÇOK ETKİLENDİM"

    'SmartSurf ile uzak görme kusurum düzeltildi. Cerrahi seçeneklerimi araştırırken klinik sonuçlardan çok etkilendim ve doktorumun tavsiyesi beni daha da cesaretlendirdi. Çok gergin olmama rağmen tedavi boyunca hiç ağrı hissetmedim. Birkaç dakika içerisinde ameliyat tamamlanmıştı. Özellikle sportif aktivitelerde artık hayatım kolaylaştı. Basketbol favori sporum haline geldi ve artık kontakt lens kullanmadan eğlenebiliyorum.'
  • #2

    Yakalanmadan hastalığınızı öğrenin
    Özel Antalya Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi'nde (AGTC), kanser, kalp, damar tıkanıklığı, alzheimer, kas ve şeker hastalığı, kemik erimesi gibi hastalıklar, daha ortaya çıkmadan genetik testle belirleniyor.

    AGTC'den Çocuk Hematoloji ve Genetik Uzmanı Prof. Dr. Duran Canatan, Antalya Genetik Tanı Merkezi'nin, Türkiye'de ve Antalya'da genetik hastalıkların klinik tanısı, moleküler genetik tanısı ve genetik danışma hizmetlerinin birlikte verildiği ilk özel merkez olduğunu söyledi.

    Moleküler genetik temelli tanı merkezini Antalya'ya kazandırmış olmanın önemine değinen Prof.Dr. Canatan, "Genetikte son nokta olan DNA temelli teknolojisi ve uzman kadrosuyla Antalya'ya, Akdeniz Bölgesi&ne, ülkemize, komşu ve akraba ülkelere, ihtiyaç olduğunda dünyaya hizmet vermek üzere kurulmuş Moleküler genetik temelli bir tanı merkezidir" dedi.

    25 BİN GEN TANINIYOR

    İnsanda yaklaşık 25 bin gen olduğunu aktaran Prof.Dr. Canatan, "Bunun 6 biniisi genetik hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Bunlardan 4 bininin moleküler genetik testi yapılmaktadır. Merkezimiz, öncelikle 500 gen testiyle başladı. Arz ve talebe göre sayılar her gün artıyor" diye konuştu.

    REFERANS MERKEZ

    Öncelikle kan ve kanser hastalıklarının genetiği konusunda ülkemizin referans merkezi olmayı hedeflediklerini aktaran Prof. Dr. Canatan, "Hasta kapıdan girdiğinden itibaren önce klinik olarak değerlendiriliyor, sonra aile ağacı çıkarılıyor. Ardından fizik muayene işlemleri tamamlanıyor. Hastalığıyla ilgili genler konusunda bilgilendirme yapıldıktan sonra kan örnekleri alınıp, laboratuarda ilgili genler çalışılmaktadır" diye konuştu.

    AİLEYE GENETİK DANIŞMANLIK

    Prof. Dr. Duran Canatan, sonuçlar en kısa sürede çalışıldıktan sonra aileye genetik danışmanlık verildiğini belirterek, "DNA'yı oluşturan dört bazın baş harflerini (Adenin, Guanin, Timin ve Cytosin) alarak oluşturulan AGTC Genetik Tanı Merkezi'nin amacı, toplumda hem sık hem de seyrek görülen genetik hastalıklara, doğum öncesi ve doğum sonrası moleküler genetik tanı koymak için, uluslararası kalite ve standartlarda hizmet vermektir" dedi.

    MERKEZDE YAPILAN TESTLER

    Hastalıkların tanı ve tedavisine yönelik çalışmaları olduğunu belirten Prof. Dr. Canatan, verdikleri hizmetleri ise şöyle sıraladı:

    "Avrupa Genetik Test Konsorsiyumu standartlarında yapılanmış bir merkez olarak, başta bölgemizin ve ülkemizin en önemli hastalığı olan talaseminin her türlü tipinin tanısını koymak. Yine ülkemizin önemli sorunu olan Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) ve diğer tip periyodik ateş hastalıklarının tanısını koymak. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerde kısırlık nedenlerinin testleri. Zekâ geriliğine neden olan genetik temelin araştırılması testleri. İlaçlara karşı verilen yanıtları belirleyen farmakogenetik testleri. Nütrigenetik (Beslenme Genetiği) testleri. Mikrobiyolojik Hastalıkların moleküler genetik tanı testleri. Kanser hastalıkları, kalp hastalıkları, damar tıkanıklığı, alzheimer hastalığı, kas hastalıkları, şeker hastalığı, kemik erimesi gibi hastalıklarda yatkınlık ve öngörü testleri."

    Yorum yap

    • #3

      Biyoreaktörle kök hücre üretildi
      Başkent Üniversitesi Adana Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde yalnızca 9 ülkede bulunan Quantum cihazı ile kök hücre üretildi

      Erişkin Kemik İliği Merkezi Hücre İşleme Ünitesinde kemik iliğinden alınan hücrelerden biyoreaktörlerle (biyolojik veya biyokimyasal proseslerin kontrollü ortamlarda ve operasyon koşullarında gerçekleştirilmesini sağlayan cihazlar) üretilen kök hücreler, kemik iliği yetersizliği ve bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıkların tedavisi için klinik uygulamalarda kullanılıyor.

      'Quantum' adı verilen cihazı kullanılarak 10 günde 160 bin hücreden 200 milyon hücre üretmeyi başaran Hücre İşleme Ünitesi ekibinin direktörü Doç. Dr. İlknur Kozanoğlu, "Kısa zamanda kök hücrelerin yeterli sayıda üretilmesi çok önemli, çünkü yaşam mücadelesi veren hastaların uzun süre beklemesi mümkün olamıyor." dedi. Doç. Dr. Kozanoğlu, klasik yöntemler ile kültür ortamında üretilen hücrelerin mikrobik bulaşmalara açık olduğunu, bunun önlenebilmesi için çok pahalı alt yapılar ve personel ile GMP uygulamalarının gerektiğini belirtti. Quantum cihazı ile aynı kapalı koşulların sağlanabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Kozanoğlu, üretilen kök hücre ürününün kalite kontrol çalışmalarının tamamlanması ile kişiye özgü kök hücre üretiminde önemli ilerlemeler sağlanacağının altını çizdi. Dr. Kozanoğlu "Bu çalışmaların tümünün kanun ve yönetmelikler ve uluslar arası standartlara uygun olması gerekiyor." diye konuştu.

      Bilim insanlarının son yıllarda ilgisini çeken kök hücrelerin, kemik iliği yetersizliği ve bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıkların tedavisi için klinik uygulamalarda kullanıldığını vurgulayan Kozanoğlu, şunları kaydetti: "Artık hastanemizde dünyada sadece 9 merkezde bulunan cihazla biyolojik ortam birebir sağlanabiliyor. Bu cihaz hızlı ve standart üretim sağlıyor. Çok yeni olan teknoloji dünyada şu anda 9 merkezde kurulmuş durumda. Eş zamanlı olarak bizde kuruldu. Çoğunlukla ABD’de, Almanya’da, Belçika’da, Danimarka’da ve Tayland’da bulunan bu cihazla kök hücre üretimi Türkiye’de ilk kez hastanemizde başladı."

      Yorum yap

      • #4

        Tıpta devrim!
        ABD'li bilim insanları klonlama yöntemiyle insan embriyosu kopyalamayı başardı. Embriyodan elde edilen kök hücreler, birçok hastalığın tedavisinde çığır açabilir.

        ABD'li bilim insanları tıp dünyasında yeni bir çığır açacak bir deneye imza atarak, ilk kez klonlama yöntemiyle insan embriyosu kopyalamayı başardı. Portland'daki Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nden uzmanlar çalışmalarında klon koyun Dolly'nin geliştirilmesini sağlayan yöntemi kullandıklarını duyurdu.

        Çalışmayı gerçekleştirenler hedeflerinin insan klonlamak olmadığını söylese de atılan bu adım hayli önemli. Kopyalanan embriyodan elde edilen kök hücrelerin ilerde bir çok hastalığın tedavisinde kullanılabileceği belirtiliyor.

        Normal hücreden farkı yok

        Sonuçları "Cell" adlı bilim dergisinde yayımlanan araştırmayı yapan ekibin başındaki isim olan Shoukhrat Mitalipov, çalışmalarını 'parkinson, MS, kalp hastalıkları ve omurilik yaralanmaları gibi birçok rahatsızlığın tedavisi için büyük bir adım' olarak niteledi. Bilim insanları bu çalışmalarında bir deri hücresinden alınan genetik materyali, çekirdeği çıkarılmış yumurta hücresiyle birleştirdi. Mitalipov, "Bu yöntemle elde edilen kök hücreler normal embriyonik kök hücreler gibi birçok faklı hücre tipine dönüşebiliyor" dedi.

        Yorum yap

        • #5

          Böbrek hastalarına umut ışığı
          Japon bilim insanları, kök hücreden böbrek dokusu üreterek bir ilke imza attı. Uzmanlara göre, araştırma beklenen sonucu verirse böbrek hastalıklarının tedavisinde önemli adımlar atılabilir.

          Japon bilim insanları, ilk kez kök hücreden böbrek dokusu üretilebileceğini kanıtladı.

          Kyoto Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, her türlü organa göre ‘programlanabilir’ durumdaki kök hücreleri böbrek dokusu haline getirildi. Bir sonraki aşamada, hasarlı böbreklerin bu dokuyla tedavisi test edilecek.

          Araştırmayla henüz laboratuvar kök hücreden bütün bir böbrek üretilmesini amaçlanmıyor. Ancak testler planlandığı gibi giderse, yeni dokular sayesinde hasarlı böbreğin kendi kendini onarması sağlanabilecek.

          Böbrek, hasar aldığında kendiliğinden iyileşmesi zor bir organ olduğu için, bu gelişme bir ilk niteliği taşıyor. Araştırma, özellikle diyalize bağlı yaşayan böbrek hastalarının tedavisinde önemli bir adım olarak yorumlanıyor.

          Yorum yap

          • #6

            Ultrasonik Burun Estetiği
            Burun ameliyatı günümüzde en çok tercih edilen uygulamalar arasındadır. Özellikle bayanların tercih ettiği ultrasonik rinoplasti Burun Estetiği konusunda gelişmiş cerrahlar hastalara yardımcı olarak istediği burun şekline sahip olmalarını sağlamaktadır.

            Ultrasonik Burun Estetiği
            Burun ameliyatı günümüzde en çok tercih edilen uygulamalar arasındadır. Özellikle bayanların tercih ettiği ultrasonik rinoplasti Burun Estetiği konusunda gelişmiş cerrahlar hastalara yardımcı olarak istediği burun şekline sahip olmalarını sağlamaktadır.
            Uzmanlar, burun ameliyatına karar vermek için hastaların önce kendisini sorgulaması gerektiğini belirtiyor. İlk olarak hastanın burnunun güzel bulup bulmadığı ve nefes alma ile ilgili bir sorunun olup olmadığının bilinmesi önemlidir
            Burun Estetiği Ameliyat Öncesi
            Burun estetik ameliyatları için kullanılan anestezi yöntemi genel anestezidir. Fakat lokal anestezi ile de yapılabilen burun estetiği ameliyatı da genel olarak estetik cerrahlar ile yapılabilmektedir. Tamamen estetik amaçlı yapılanUltrasonik Burun Estetiği operasyonları ayrıca solunum sorunları ya da yaralanma gibi durumlar sonrasında da yapılabilmektedir.
            Ameliyat öncesinde daha önceden kullanılan ilaçlar, alerjik durumlar, geçirilen ameliyatlar ve sigara kullanımı gibi durumlar mutlaka doktora belirtilmelidir. Çünkü her türlü endişe ve beklenti olacağından bu faktörlere önem göstermeniz gerekiyor.
            Burun Estetiği Ameliyatı
            Ameliyat ve hastanın uyandırılma süresi toplamda 1 ile 2 saat arasındadır. Uygulama sırasında burun deliklerinin içinden yapılan kesilerle uygulamaya başlanır ve burun sırtı ve ucu ile ilgili problemler de düzeltilir. Daha sonra burun deliklerine tampon bırakılır ve burun sırtına da alçı atel bırakılır. Uygulamayla birlikte göz kapaklarında görülecek şişliği en aza indirmek için 1. Gün göz kapakları flaster ile kapatılmaktadır.
            Ameliyattan sonra baş ağrısı, burun ağrısı ve yüz bölgesinde şişme görülebilmektedir. Bu durum tamamen hastaların yapılarına göre değişir. 2 ile 4 ay arasında bu durumların tamamı da ortadan kalkmış olacaktır.
            Burun Estetiği Ameliyatı Sonrası Öneriler
            Uzmanların bu konuda bir takım önerileri bulunuyor. Bunlar;
            · Dinlenirken ya da uyurken başınızın altına en az iki yastık bırakın.
            · Burnunuza darbe gelmesini engelleyin.
            · İlk 2 ay güneşe çıkmamanız tavsiye edilir.
            · Yeteri kadar sıvı tüketimi yapmaya devam edin.
            · Sadece doktorun yazdığı reçeteler ile ilaçlarınızı kullanmaya devam edin.
            · Tam iyileşme süreci 6 ile 12 ay arasındadır.
            · Ameliyat sonrasında mutlaka düzenli bir şekilde kontrole gidiniz. Bu önerilerden sonra burnunuzda sorun yaşamadan daha güzel ve estetik bir görünüm yakalayabilirsiniz.

            Yorum yap

            • #7

              Domuzdan insana organ nakli
              İspanyol bilim insanları domuzdan insana organ nakli konusunda önemli ilerlemeler kaydetti. Önümüzdeki birkaç yıl içinde ilk etapta domuzdan insana pankreas, kıkırdak, kornea ve böbrek nakli yapılabilecek. Domuz organı kullanan insan sayısı artacak ve organ naklinde domuz bir numaralı hayvan olacak.

              İspanyol bilim insanları domuzdan insana organ nakli konusunda önemli ilerlemeler kaydetti. Önümüzdeki birkaç yıl içinde ilk etapta domuzdan insana pankreas, kıkırdak, kornea ve böbrek nakli yapılabilecek. Domuz organı kullanan insan sayısı artacak ve organ naklinde domuz bir numaralı hayvan olacak.

              İspanyol Juan Carlos Izpisua önderliğinde bir gurup bilim insanı, İspanya'nın güneyindeki Murcia kentinde bir domuz çiftliğinde yapılan deneyleri basına ilk defa açtı. İzpisua bu laboratuvar çiftliğinde yetiştirilen domuzların iç organlarının insan vücuduna aktarılması konusunda sayısız deneyler yaptıklarını vurgulayarak son aşamaya geldiklerini ve çok yakın bir gelecekte pankreas, kıkırdak, böbrek ve kornea naklinin mümkün olabileceği müjdesi verdi.

              Domuz ile insanın iç organları arasında inanılmaz benzerlikler yaşandığına işaret eden Dr.Juan Carlos İzpisua: “Koroner arter yoluyla kan dağıtımının domuzlar ve insanlar arasında neredeyse aynı olduğunu, derinin farklılık taşımadığını, ilk aylardaki embriyon gelişiminin bile bu hayvanla insan arasında birebir uyduğunu söyleyebilirim†dedi. Bilim insanlarının domuzu deneylerde son yıllarda sıkça kullanmaya başladığına dikkat çeken İzpisua, buna örnek olarak domuz kalp kapakçıkların yıllardır alternatif olarak kardiyoloji kullanıldığını hatırlattı. Dr.Juan Carlos İzpisua, bu çalışmaların bir de etik yönü olduğuna da vurgu yaparak “bazı ülkelerin bu nakle nasıl tepki göstereceğini bilmemiz gerekir†dedi.

              Yorum yap

              • #8

                TIPTA SON YILLARIN EN İYİ ON BULUŞU

                ...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır,

                Tıpta son yıllarda yaşanan gelişmeler sayesinde özellikle kanser yakında dert olmaktan çıkacak gibi. Dünyada kanser yüzünden her yıl pek çok insan ölmekte. Belkide 30- 40 yıl sonra çocuklar kanserin ne olduğu bilemeyecek böyle bir hastalık var mıydı diyecekler. Bugün pek çok kanser hastası , kansere karşı savaşıyor. Ayrıca başka virütik hastalıklarda insanların canını almakta. Özellikle Afrika ülkelerinde pek çok insan halen basit hastalıklardan ölüyor. Bu hastalıkların bazıları ise herkes için halen çok ölümcül. Umarız bir gün tüm hastalıkla hafif bir soğuk algınlığı gibi çabucak atlatılır. 10. Squalamine Köpekbalıklarında antiviral özelliğe sahip, bir madde bulundu. Maddeye Squalamine adı verildi. Küçük köpekbalıklarının dokularında yeni bulunan bileşik ile insanlarda hastalık yapan virüslere karşı ilaç üretilebilecek. Dang humması(kızıl) , sarı humma ve Hepatit B,C ve D için denenen ilaç bu hastalıkları durdurarak devrimsel bir tedavi yöntemi olarak keşfedildi. 9. Kürkümin Bu baharat kanseri geriletebiliyor. Orta Doğu’ da verilen bazı tariflerde kullanılan kürkümin baharatının kanseri azaltan bir özelliği keşfedildi. UNM araştırmacıları kürküminin sentetik bir versiyonunda yaptıkları araştırmanın sonucunda bu baharatın prostat kanseri hücrelerinin büyümelerini engellediği belirtildi. 8. Bionik Göz Bu yeni biyonik gözle görmeyenler görecek. Oldukça ilginç olan bu teknoloji sayesinde geçen aylarda yıllardı görmeyen biri ilk kez az da olsa görmeye başladı.

                7. Kronik Yorgunluk Sendromu Kronik yorgunluk sendromu( Chronic Fatigue Syndrome -CFS ) artık kanser ilacıyla iyileştirilebiliyor. Dünyada pek çok insan bu hastalıktan muzdarip, Amerika’ da 1,000,000, İngiltere’de 250, 000 hastanın bu hastalığı taşıdığını biliniyor. Norveç’ te küçük bir kliniğin denemeler sırasında keşfettiği Rituximab ilacı kronik yorgunluğu tedavi ediyor hatta tümüyle etkilerini silebiliyor. 6. Akıllı Hap İrritable bağırsak(bowel) sendromunun tedavisinde IBS akıllı hap (SmartPill) kullanılacak. Akıllı hap gerçekten işe yarıyor. Bu hap sistem boyunca ilerleyerek, basınç, sıcaklık, asitlik ve yemeklerin kolondaki hareket hızlarını ölçebiliyor. 5. Kanser Geni Testi Bilim adamları kanser hastalarında büyük çaplı olarak, kansere neden olan mutasyonlar tespit etti. Bu metotun geliştirilmesiyle yakında kanser risklerinin gelişimi incelenebilecek. SNaPshot testi ile 50 iyi bilinen mutasyon bölgesindeki 14 anahtar kanser geni test edilebiliyor. 4. Alzheimer için Beyin Testi Alzheimer hastalığı için devrimsel bir beyin-taraması tekniğiyle artık erken teşhis yapılabilecek. Böylece alzheimer’ da erken teşhis mümkün.

                3. Yervoy Cilt Kanseri İlacı Yervoy devrimsel cilt kanseri ilacıyla en ölümcül kanser tiplerinden biri olan cilt kanserinde böylece kurtulma şansı artacak. Yervoy ilacı 1970′ den beri geliştirilmekte. 2. Tümörleri aydınlatmak Bu yöntemle tümörler ışıldayarak, cerrahlara ameliyatlarda yardımcı oluyor. 5-amino-levulinik acid verilen tümör ultraviole ışık altında parlıyor. Tümör alındıktan sonra oluşan boşluğa yavaşça salınım yapan kemoterapi ilaçlarının verilmesiyle geri kalan kanser hücreleri 4 ila 6 ay içinde ölüyor. 1. Kanser Aşısı 2020’ de pazara sunulacak ilaç sayesinde ölümcül olan kanser tiplerinin % 70’ i engellenebilecek. 2011’ de keşfedilen ilaç, öncelikle kobaylar üzerinde denenen testlerde göğüs tümörlerinde % 80 azalma gözlendi. İnsanlar üzerindeki klinik testlerin gelecek yıl başlaması bekleniyor.

                Yorum yap

                • #9

                  sağlık teknolojilerinde geliştirilen son cihazlar, dünya ile aynı anda Bursa'daki hastaların hizmetine sunuluyor. Tıbbi görüntülüme konusunda Güney Marmara'daki illerde Hastane ve laboratuvar bazlı hizmet veren Burtom, Mudanya Yolu Esentepe Kavşağında açtığı yeni merkezde kanser teşhisinde kullanılan pad-ct den, dijital röntgene kadar 10 farklı segmentte en yeni cihazlarla çalışıyor.
                  Burtom Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kılıç, özel hastanelerin şehirde batıya kayması sebebiyle Mudanya Yolu Esentepe kavşağında konuşlandıklarını belirterek, "Esentepe Burtom'da 3 katta 2 bin 500 metrekare kapalı alanda ileri tibbi görüntüleme ve referans tahlil laboratuvarı hizmeti veriyoruz. SGK ile anlaşmalı özel hastanelerden sevk edilen hastalar veya direk kontrol maksatlı bize müracat eden hastalara tıbbi görüntüleme konusunda eksiksiz hizmet sunuyoruz. Manyetik Rezonans (MR) konusunda şehrin birçok noktasındaki hastane içi ve kendi mekanlarımızdaki hizmetimizin yanı sıra, Esentepe'de 1.5 Tesla MR'larımızla hiçbir hastayı bekletmeden çekim yapıyoruz. Nükleer Tıp cihazlarında pad-ct nin yanı sıra, gama kamera, sintigrafi ile kanserli bölgelerin çekimlerini yaparak metastaz (sıçrama) araştırmalarında, net durum tespitinde uzman doktorlara ışık tutuyoruz. İyi bir tedavi süreci için gerekli en son teknoloji görüntülemelerle, hastaların iyileşme süreçlerini hızlandırıyoruz. Kapalı mekana girme korkusu olanlar için açık MR, bilgisayarlı çok kesitli tomografi, renkli doppler ultrason, gebelerde kullanılan 4 boyutlu ultrason, dijital mamografi, dijital panoramik ve normal röntgen, dental bilgisayarlı tomografi cihazlarımız ile geniş bir branştaki doktorların hizmetindeyiz" diye konuştu.
                  Referans laborutuvarı olarak gerekli olan bütün kan tahlillerini yaptıklarını da anlatan Dr. Erol Kılıç, "Burtom günde 10 bin hastaya hizmet veriyor. Daha önce bazı tetkikler için Ankara ve İstanbul'a gitmek durumunda olan hastalarımız artık, bütün tıbbi görüntüleme ve tahlillerini bizim tesislerimizde yaptırabiliyorlar Bursa'da şehrin batı bölgesinde hizmet etmekte biraz zorlanıyorduk Osmangazi ve çekirge şubelerimizden sonra Esentepe İleri Görüntüleme Merkezimizi de hizmete açtık. Burada farklı olarak özellikle kanser hastalarına hizmet verilen Ped CT ve Gamaprop Nükleer Tıp merkezimiz devreye girdi.Merkezimizde ileri teknoloji cihazlarımız mevcuttur. Kapalı alan korkusu olanlar için açık MR hizmeti veriyoruz, aynı zamanda çok kesitli bilgisayarlı tomografı, renkli ultrason, röntgen, digital panoromik röntgen ve aycıca dental tomografi gibi hizmetlerle birlikte 7/24 hizmetinizdeyiz. Bursa'nın tüm hastenelerine, polikinliklerine, muayenehanelere ve özel hastanelere verdiğimiz micro biyoloji ve biyo kimya alanında çalışan labaratuarımız mevcut, yaklaşık bir yıldır anlaşmalı olduğumuz hem özel hastanelere hem kendi imkanlarıyla gelen veya chek-up amaçlı gelen hastalarımıza da hizmet vermekteyiz. Ayrıcalıklı olarak buna benzer diğer merkezlerde mesai saatleri içinde çalışılırken, biz Burtom olarak cumartesi ve pazar günleride 7/24 olmak üzere hem labarotuar hemde görüntüleme konusunda hizmet vermekteyiz" dedi.
                  Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Necmettin Konuk da "CT Ped cihazı ağırlıklı olarak kanser vakalarına , kanserin yayılımını incelemeye , ilaçların etkili olup olmadığını ve tedavi sonrası süreci bizlere gösteren bir cihazımız. HYBİRD bir makinadır yani içi ayrı bir teknikle donatılmış tomografi ve ped iki farklı görüntü birleştirilerek hastanın durumu hakkında raporlar hazırlıyoruz. Makina Bursa'da özel sektördeki ilk ve tek makina olma özelliğini sahip, çok yeni bir teknoloji olmakla birlikte günümüzde kanser vakalarını tarayan en gelişmiş tekniktir. Hastalığın metobolik yaygınlığını gören bir cihazdır. Tutulum değeri denilen bir değer var. Bu değer her vakada farklı sonuçlar gösteriyor, ortalama olarak 2,5 'in üzerine çıktığı zaman kanserin daha ciddi bir seviyede olduğunu yorumlayabiliyoruz" şeklinde konuştu.

                  Yorum yap

                  • #10

                    Antalya Devlet Hastanesi'nde Robotik Cerrahi yöntemiyle yapılan ilk ameliyat için İstanbul'dan özel ekip gitti. Yaklaşık 3 yıldır Mehmet Akif Ersoy Hastanesi'nde 250'nin üzerinde hastaya Da Vinci robotuyla müdahale eden Kamu Hastaneleri Çekmece Bölgesi Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsan Bakır, "Sağlık alanında bakanlığımız son 15 yılda çok büyük yatırımlar yaptı. Devlet hastanelerinde bu tür cihazlarla operasyonların yapılıyor olması Türkiye'nin sağlık turizmini de önemli katkıları olacak. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ilk kez alınan bu cihazla ilgili buradaki hekim arkadaşlarımıza hem oryantasyon hem de canlı ameliyat ederek NASA robotu olarak adlandırılan cihazı gösterme fırsatı bulduk" diye konuştu. 3 yılda 250'nin üzerinde robotik açık kalp cerrahisiyle Avrupa'da en çok vaka yapan merkez olduklarını kaydeden Bakır, Antalya'daki ameliyatın burada yapılan ilk robotik açık kalp cerrahisi olarak da kayıtlara geçtiğini belirtti.

                    DÜNYA, TÜRK DOKToRLARI İZLEDİ

                    Antalya'da bu yıl yapılan 12. Uluslararası Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahide Yenilikler Kongresi'ne (KKVC) katılan doktorlar Türkiye mucizesini canlı yayında izledi. Alanında uzman dünyanın en iyi hocalarının katıldığı 50'ye yakın ülkeden gelen bin 500 doktor, Türkiye'de ilk kez bir kamu hastanesinden iki hastaya robotik cerrahiyle yapılan açık kalp kapakçığı değişikliğini ve tamirini takip etti.

                    Yorum yap

                    • #11

                      ABD'de meme kanseri üzerine çalışmalar yapan Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Prof. Dr. Atilla Soran ve ekibi, 2007 yılında başladıkları ve "Türk çalışması" adını verdikleri proje ile uzak organlara yayılmış meme kanseri hastalarına yapılan cerrahi tedavinin, hastaların yaşam süresini uzattığını ortaya çıkaran büyük bir başarıya imza attı.

                      Prof. Dr. Soran, 2016 yılı itibarıyla dünyada tıbba yön veren çalışmalar arasına alınan ve "Türk Çalışması" adı verilen sunumunu, bugün yaklaşık 35 bin onkoloji uzmanı ve kanserle ilgili otoritenin katıldığı Chicago'daki Amerikan Klinik Ontoloji Derneği (ASCO) toplantısında yapacak.

                      Meme kanseri, akciğer kanserinden sonra dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türü olarak biliniyor.

                      ABD'de meme kanseri üzerine araştırmalar yapan breastcancer.org sitesine göre, her 8 kadından biri hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanma riskiyle karşı karşıya. ABD'de bu yıl içinde 246 bin kişiye meme kanseri teşhisi konulacağı tahmin ediliyor. Siteye göre, hastaların yaklaşık yüzde 5'i ise teşhis edildiğinde diğer organlara yayılmış olarak doktorların karşısına çıkıyor.

                      Bugüne kadar da hastaların memelerine cerrahi bir müdahalenin yapılıp yapılmayacağını ortaya koyacak bir çalışma yapılmamıştı. Ancak Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi Profesörü ve Türk cerrah Atilla Soran ile ekibi, meme cerrahisi konusunda hastalığın tedavisine ışık tutacak bir başarıya imza koydu.

                      Prof. Dr. Soran ve ekibi, 2007 yılında Türk Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyon'un desteğiyle yürüttükleri Türk Çalışması (Turkish Study) adındaki araştırmasıyla, uzak organlara yayılmış meme kanseri olan hastaların göğsündeki tümörün alınması halinde hastanın daha uzun yaşayacağını tespit etti.

                      Prof. Dr. Soran ve ekibinin çalışması, kanserle ilgili dünyanın en kapsamlı toplantısı olarak bilinen Amerikan Onkoloji Derneği'nin yıllık toplantılarında bugün kamuoyuyla paylaşılacak.

                      - "En az 9 ay daha fazla yaşıyorlar"

                      Sunum öncesinde araştırmaları hakkında AA'ya bilgi veren Prof. Atilla Soran, son derece önemli bir çalışmanın Türk doktorlar tarafından yapılmasının onur verici olduğunu belirtti.

                      "Bizim çalışmamıza kadar Amerika'da ve dünyada yayılmış meme kanseri olan hastalara kemoterapi, radyoterapi, hormonsal terapilerle müdahale edilerek, hastalar evine gönderiliyordu, cerrahi müdahaleyle yani ana memedeki tümörü çıkarmakla hastayı tedavi edebileceğimizi düşünmüyorduk" diyen Soran, ekibiyle Türkiye'de 25'e yakın merkezde sabırlı bir çalışma yürüttüklerini anlattı.

                      10 yıl sonra tamamladıkları çalışmalarının özellikle genç yaştaki hastaların cerrahi müdahaleyle daha uzun yaşayabileceğini ortaya koyduğunu belirten Soran, sözlerini şöyle sürdürdü:

                      "Tespitlerimize göre, memede tümör olduğu ve de başka organlara yayıldığı halde meme koruyucu dediğimiz cerrahi müdahalenin yapılmasıyla bu hastalar, cerrahi yapılmayanlara göre daha uzun yaşıyorlar. En az 9 ay daha fazla yaşıyorlar. Son 5 yıla baktığınızda bu cerrahi müdahale yapılmışların yüzde 45'e yakını yaşamına devam ediyor. Bizim araştırmamız tüm kliniği değiştirecek, bugünden sonra."

                      - "Türk çalışması, 2016'nın tıbba yön veren bildirilerinden"

                      Prof. Dr. Soran, 2013 yılında San Antonio Meme Kanseri Sempozyumu'nda ön analizini sundukları Türk Çalışması'nın John Hopkins, Harvard ve Oxford gibi üniversiteler tarafından kullanıldığını vurgulayarak, "Cumhuriyet tarihimizde daha önce Anadolu topraklarından çıkıp dünyaya yön veren bir çalışma olmadı." diye konuştu.

                      Araştırmalarının dünyada 2016 yılında tıbba yön veren bildiriler (late breaking abstract) arasına seçildiği bilgisini paylaşan Soran, yaklaşık 30 bin bildirinin arasından sadece, 5 veya 6 bildirinin bu listeye girdiğini bildirdi.

                      Prof. Dr. Soran, bundan sonra ise şu aşamada genç hastaların olumlu yanıt verdiği çalışmalarından, daha fazla yarar görebilecek insanları ortaya çıkarmak için gayret göstereceklerini belirtti.

                      Yorum yap

                      Hazırlanıyor...
                      X