• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

300 Spartali "300"(Çok Yakinda)

Gizle
Bu konu kapalıdır.
X
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • 300 Spartali "300"(Çok Yakinda)

    Aksiyon severlere şimdiden duyrulur.

    300 Spartalı
    300
    yönetmen:Zeck Snyder

    oyuncular:Gerard Butler (Sparta Kralı Leonidas) , Lena Headey (Queen Gorgo) , Vincent Regan (Kaptan) , David Wenham (Dilios) , Dominic West (Theron) , Michael Fassbender (Stelios) , Rodrigo Santoro (Xerxes) , Andrew Tiernan (Ephialtes)

    müzik:tyler bates

    Savaş-Macera-Dram-Aksiyon

    ABD 2007
    Frank Miller'in grafik romanından uyarlanan "300", M.Ö. 480 yılında geçen Thermopylae savaşını konu alıyor. Filmde Sparta Kralı'nın ordusu ile Pers ordusu arasında başlayan savaş tüm Yunanistan'ın Persler'e karşı birlik olmasını sağlar. Sparta Kralı Leonidas (Gerard Butler) ve emrindeki 300 Spartalının Pers Kralı Xerxes'in büyük ordusuna karşı duruşu başta ölümüne bir savaştır. Ancak bu durum dünyada ilk demokrasinin kuruluşuna da yardımcı olacaktır.

    16 Mart'ta vizyona girecek olan 300 Spartalı filminin ana fragmanını izlemek için

    http://rapidshare.com/files/12848577/300_2.mov.html
  • #2

    sinemanın foto karelerinide eklersen iyi olur filimin içeriğini görmemiz açısından .

    Yorum yap

    • #3



      Yorum yap

      • #4

        işte olay budur. Görsellik açısından çok şey bekliyorum inşallah üzmez bizi

        Yorum yap

        • #5

          eminim ki üzmez çok sağlam bi film geliyor emin olabilirsiniz...

          Yorum yap

          • #6

            300 Spartalı

            300 Spartalı
            (300)

            16 Mart 2007’de sinemalarda!

            Dağıtım: Warner Bros.

            www.300spartali.com

            “300/300 Spartalı” Kral Leonidas [Gerard Butler] ve 300 Spartalının, Zerhas (Zerkses/ Xerxes) ve dev Pers ordusuna karşı ölümüne mücadele ettiği tarihi Termopil (Thermopylae) Savaşı’nı tüm şiddetiyle anlatıyor. Tüm imkansızlıklara rağmen, 300 Spartalının yiğitlikleri ve fedakarlıkları tüm Yunanistan’a ilham kaynağı olarak, onları Pers düşmanlarına karşı birleşmeye ve demokrasi için bir çizgi çekmeye yönlendirir.
            “Sin City”nin yaratıcısı çizgi romancı Frank Miller’ın çalışmasından esinlenilen “300/300 Spartalı”, tarihin en büyük savaşlarından birini veren Spartalıların tutku, cesaret, özgürlük ve fedakarlığının destansı hikayesini anlatıyor. Zack Snyder’ın (“Dawn of the Dead”) ortak yazarı ve yönetmeni olduğu filmi, Miller’ın başarılı çizgi romanını hayata geçirirken, çizerin bu tarihi öyküye ilişkin belirgin vizyonunu yakalayan sanal arka planlar ile canlı aksiyonu birleştiriyor.
            Warner Bros. Pictures, Legendary Pictures ve Virtual Studios işbirliğiyle, bir Mark Canton/Gianni Nunnari yapımı olan “300/300 Spartalı”yı sunar. Başrollerini Gerard Butler (“Phantom of the Opera/Operadaki Hayalet”), Lena Headey (“The Brothers Grimm/Grimm Kardeşler”), David Wenham (“The Lord of the Rings/Yüzüklerin Efendisi” üçlemesi) ve Dominic West’in (“The Forgotten”) başrollerini üstlendiği filmin, Frank Miller ve Lynn Varley’nin çizgi romanına dayanan senaryosunu Zack Snyder & Kurt Johnstad ve Michael B. Gordon kaleme aldı.
            “300/300 Spartalı”nın yapımcıları Gianni Nunnari (“The Departed/Köstebek”), Mark Canton (“Land of the Dead”), Bernie Goldmann (“Land of the Dead”) ve Jeffrey Silver (“Training Day/İlk Gün”), yönetici yapımcıları ise Deborah Snyder, Frank Miller, Craig J. Flores, Thomas Tull, William Fay ve Benjamin Waisbren.
            Yönetmen Snyder’a kamera arkasında eşlik eden diğer isimler arasında, görüntü yönetiminde Larry Fong, yapım tasarımında James Bissell, kurguda William Hoy, kostüm tasarımında Michael Wilkinson, ve görsel efektlerde Chris Watts bulunuyor. Filmin müziği Tyler Bates’e ait. Warner Bros Records tamamı Bates’in bestelerinden oluşan soundtrack albümü, filmin de gösterime gireceği 9 Mart tarihinde piyasaya sürecek.
            “300/300 Spartalı”nın normal sinema salonlarında gösterime girmesiyle eş zamanlı olarak “300: The IMAX Experience”da dünya çapındaki IMAX® salonlarında sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. “300/300 Spartalı” tescilli IMAX DMR® (Dijital mastıra aktarma) teknolojisiyle IMAX Experience®’ın (IMAX Deneyimi) benzersiz görüntü ve ses kalitesiyle dijital mastıra aktarıldı. “300: The IMAX Experience” bugüne kadar Warner Bros. Pictures’tan çıkan 13. IMAX filmi. IMAX sinema salonlarında, sinemaseverler Spartalıların özgürlük ve zafer için verdikleri mücadeleyi dünyanın en büyük ekranlarında, son teknoloji ürünü dijital surround ses sistemleriyle izleyebilecekler. IMAX®, IMAX® 3D, IMAX DMR®, IMAX MPX®, ve IMAX Experience®, IMAX Corporation’ın tescilli markalarıdır. Şirket hakkında daha fazla bilgiyi www.imax.com‘da bulabilirsiniz.
            “300/300 Spartalı”nın dağıtımını tüm dünyada bir Warner Bros. Entertainment kuruluşu olan Warner Bros. Pictures gerçekleştirecek. Film içerdiği “ayrıntılı savaş sahneleri, bazı cinsellik ve çıplaklık unsurları”ndan ötürü “R” olarak sınıflandırıldı.

            www.300spartali.com

            İŞTE SAVAŞIMIZ: ÇİZGİ ROMANI HAYATA GEÇİRMEK

            Gizemli. Şiddetli. Çetin. Spartalılar tarihin en gizemli kültürleri arasında yer almaktadırlar. Asla geri çekilmemek ve asla teslim olmamak üzere eğitildikleri için mükemmel birer savaşçıydılar. Filme ilham kaynağı olan 300 çizgi romanının yaratıcısı Frank Miller, “Spartalılar herkes için gizemlerini koruyorlar” diyor ve ekliyor: “Tam anlamıyla bir savaş toplumu olmaları, kendilerini tamamen savaşmaya adamaları açısından eşsiz oldukları iddia edilebilir. Spartalıların bir Spartalının nasıl olması gerektiği konusunda kesin kuralları vardı. Bu sayede, oradan dünyanın daha önce hiç görmediği bir kahraman sınıfı çıktı”.
            Ortak yazar-yönetmen Zack Snyder, Miller’ın sözlerine şunları ekliyor: “Spartalılar savaş için yaşıyorlar. Savaşa bayılıyorlar. Tek bir vücut gibi savaşıyorlar. Oluşturdukları sistemde her savaşçının kalkanı arkasındaki adamı koruyor. Kalabalık Pers ordusu için bile, korkunç ve ürkütücü bir görüntü bu. Sayı bakımından düşmana oranla ne kadar az olurlarsa olsunlar, gerçek bir Spartalı savaşçı özgürlük için ölmeye her zaman isteklidir; bunu ‘güzel bir ölüm’ sayar. Onlar kendilerini fedakarlık ve özgürlük kelimeleriyle tanımlarlar”.
            Frank Miller, Spartalıları ilk olarak çocukken izlediği “300 Spartalı” filmiyle tanıdı. Hatırladıklarını şöyle aktarıyor: “O film benim için çok sarsıcı ve ilham vericiydi çünkü bana kahramanların mutlaka hikayenin sonunda madalya alan insanlar olmadığını, kahramanların doğru olduğu için doğruyu yapan ve bunun için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan insanlar olduğunu öğretti. Tüm hayatım boyunca bu hikayeyi anlatmak istedim çünkü karşılaştığım en güzel hikayeydi. Ve sonunda, bir çizer olarak ulaştığım noktada, nihayet bunun altından kalkabileceğimi düşündüm”.
            Miller 300’ü çizmek için yaptığı kapsamlı araştırmayı –ki bu araştırma onu Termopil’in sert kayalıklarına götürdü- “Sin City” ve “The Dark Knight Returns” gibi efsanevi çizgi romanlarında sunduğu kendine has stille birleştirdi. Spartalıların (silahlarla birlikte insanın vücut ağırlığının yarısı kadar eden) üniformasını en temel ve simgesel özellikleriyle ortaya koydu ve MÖ. 480’deki tarihi Termopil Savaşı’nın hikayesini bunun öncesinde ve sonrasında Zerksas ile Yunanlar arasında yaşananlarla süsledi.
            Filmi yaparken Miller’ın cüretkar vizyonunu kendisininkiyle birleştiren Snyder şunları söylüyor: “Frank mitolojik bir olayı alıp onu gerçek bir olaya dönüştürmedi; gerçek bir olayı alıp onu mitolojiye dönüştürdü. Hikayenin yeni olan yönü bu. Frank gerçekliğin aksine, Spartalı olmak nedir konusunun özüne inmek istedi. Termopil’e giderseniz, Leonidas heykelinin çıplak olduğunu görürsünüz; üzerinde bir kalkan, mızrak ve başlık var, hepsi bu. Frank, Termopil’e gitti. Onun da bunu görüp, ‘Tamam, demek böyle yapmalıyız’ dediğine eminim”.
            Termopil’in toprakları üzerinde dolaşmak Miller’ın üzerinde derin bir etki bıraktı. “Orası muazzam ve zafer dolu şeylerin yaşandığı bir yer” diyor Miller ve ekliyor: “Sahip olduğumuz her şeyin, Batı medeniyetine ait olan her şeyin merkezi, potası olarak bu savaştan söz ediyoruz. Bugün bu kadar özgür olabilmemizin bir nedeni var, ve bunların pek çoğu, daracık bir geçiti tüm Yunanistan’a ilham verecek kadar uzun süre geçilmez kılan 300 genç adamın hikayesiyle başlıyor”.
            300 en çok satanlar listesine girdi ve Miller’a kendi dalında bir çok ödül getirdi. “Hikaye kendi kendini sattı” diyor yazar ve ekliyor: “Tarihin büyük bir anına adil davranabilmek için elimden geleni yaptım. Daha dinamik olabilmeleri ve eski bir hikayeye aitlermiş hissi uyandırmamaları için karakterlerin görünümünü ayarlamak çok önemliydi. Bu eski bir hikaye değil, asla eskimeyecek bir hikaye”.
            Kitap çok büyük bir hayran kitlesi kazandı. Bunların arasında filmin ortak yazar-yönetmeni ve yapımcıları da bulunuyordu. Snyder bu konuda şunları söylüyor: “Frank’in kitabının ve çalışmasının güzel yanı çizimlerine eşlik eden anlatım. Kitap sadece illüstrasyonlardan oluşmuyor; onlarda bir şiirsellik var. Benim için anlatımı oluşturma şekli çizimler kadar önemli. Onun anlatımını ve görselliğini filmde nasıl koruyabilir ve onurlandırabilirim diye düşündüm”.
            Beş yıl önce, yapımcı Gianni Nunnari ve Snyder gelecekteki ortak projelerini tartışıyorlardı ki Snyder, Nunnari’nin masasındaki çizgi romanı fark etti. Yıllardır bu proje için tek başına mücadele eden Nunnari, nihayet yapımcı Mark Canton’a ulaşarak onu Snyder’ın ortak yazar ve yönetmen olarak yer alacağı bu projeyi hayata geçirmeye ikna etmeyi başardı.
            “300 inanılmaz bir çalışma ve Zack de içeriğine duyduğu büyük sevgiyle projeye katıldı” diyor Canton ve ekliyor: “Olabilecek filme öylesine olağanüstü bir vizyon kattı ki önümüzdeki imkanlar karşısında muazzam heyecan duyduk”.
            Nunnari de şunları ekliyor: “Filmin mahiyeti bile Zack’in hayalgücünü harekete geçirdi. Savaşların görselliğinden bizzat karakterlere kadar kitaptaki her malzemeyi kafasında açık bir şekilde gördü. Yapmak istediğinin yeni ufuklar açacak bir film olduğunu anladık”.
            “Bu proje konusunda Gianni’nin azmi ve Mark’ın kararlılığı beni ikna etti” diyen Miller, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Önce Gianni, sonra Mark, hikayeye o kadar inandılar ve o kadar kararlı yaklaştılar ki beni de kendi cephelerine çektiler. Zack bu filmi gerçekten yapmak istedi. Hakikaten büyüleyici biri. Projeye o kadar bütünüyle yoğunlaşmıştı ki hayır demek imkansızdı… ben de diyemedim”.
            Snyder sinema filmini oluşturma sürecinin Miller’ın yaşadıklarıyla benzer olduğunu düşündü. Snyder gerçekçi sinemacılığın esaslarından uzak durmak, onun yerine filmi “perdede yaşatmak” için bir yol bulmak istedi. Yönetmen bu konuda şunları söylüyor: “Fotoğraf gibi görünen bir film yapmak yerine, sizi Frank’in çizgi romanında yarattığı dünyaya götürmek istedim. Bu tarihi bir drama değil. Düz bir hikaye değil. Ayrıca, tarihi açıdan bire bir doğru olması da amaçlanmadı. Hedefimiz daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemeyen gerçek bir deneyim yaratmaktı”.
            Netleştiği andan itibaren, bir çekirdek ekip “300/300 Spartalı”nın etrafında birleşti. Yapımcılar Canton, Nunnari ve Bernie Goldmann hikayeye tamamen kapıldılar. “Zack filmin nasıl bir his yaratmasını ve nasıl bir görüntüye sahip olmasını istediği konusunda çok netti” diyor Goldmann ve ekliyor: “Proje şekillenmeye başladıkça, Zack’in bu hikayeyi izleyicilerin daha önce hiç görmediği bir şekilde hayata geçireceğini bilmenin tatminini yaşadık”.
            Snyder, bir süreğine projeden ayrılarak “Dawn of the Dead” adlı filmde ilk kez yönetmenlik yaptıktan sonra döndü ve yazar ortağı Kurt Johnstad’la birlikte senaryo üzerinde çalışmaya başlayarak, hikayeyi Miller’ın orijinal vizyonundan doğal bir şekilde ortaya çıkan eklentilerle yoğurdu. (Michael B. Gordon senaryonun önceden bir taslağını yazmıştı). Yapımcı Jeffrey Silver ekibe katılarak, filmin fiziksel öğeleri ve görsel efektleriyle ilgili işleri yürüttü.
            “Daha başlangıçtan itibaren, stüdyodan yapımcılara, yönetici yapımcılardan oyuncu kadrosu ve yapım ekibine kadar herkes ‘300/300 Spartalı’yı yapış şeklimi inanılmaz destekledi” diyor Snyder ve ekliyor: “Herkes vizyona öyle sıkı sıkıya sarıldı ve o kadar büyük bir dayanışma içine girdi ki gerçekten olağanüstü bir deneyim yaşadık”.
            Snyder’ın çizgi romanı yapma kararı filmin görüntüsü açısından çığır açıcı sonuçlar doğurdu. Yönetmen bu konuda ise şunları söylüyor: “Görüntünün gelişimi sürecin çok önemli bir bölümüydü. Sinemaya gidiyorsunuz çünkü farklı bir şey deneyimlemek istiyorsunuz. Bizim ‘300/300 Spartalı’da yapmaya çalıştığımız şey buydu. İster manzara, ister savaşlar, ister aksiyon, ister mimari olsun, filmdeki her kare bir görsel efekt gibi”.
            Snyder önce filmin story boardlarını kendi hazırladı; ardından kendisi, yapımcı ortağı ve eşi Deborah Snyder ve ortak yapımcı Wesley Coller yönetmenin filmdeki vizyonunu ifade etmek için bir geliştirme paketi hazırladılar.
            Filmde yönetici yapımcılık görevi de üstlenen Frank Miller’ın varlığı yönetmen için biraz tedirginlik verici olabilirdi, ama Goldmann’ın da dediği gibi: “Frank çok hoş ve yardımseverdi. Zack ne zaman onun görüşü ya da onayına başvursa, ‘Böyle devam et, harika oluyor. Yaptığın şeye bayıldım’ diyordu. Filme ve filmde yer alan herkese kucak açtı”.
            Işıktan, kostümlere, setin dokusuna kadar filmin her öğesi için bir dizi test uygulandı. Yapımcıların üzerine düştükleri unsurlardan biri filmin görüntü tasarımıydı. Snyder renk dengesiyle oynama düşüncesini ortaya attı ve kendi yarattığı bu işleme daha sonra “sıkıştırma” adı verildi. “Zack görüntünün siyah içeriğini sıkıştırıp, filmdeki kontrast oranını değiştirmek için renk dolgunluğunu yoğunlaştıracak bir formül geliştirdi” diyen Jeffrey Silver, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu filmdeki her bir görüntü post-görüntü işlemine girdi. Sıkıştırma süreci bu filme benzersiz görüntüsünü ve hissini veren şey”.
            “Kimsenin ‘Aaa, burası Yunanistan’a benziyor ya da burası Kanada’ya benziyor’ demesini istemedim” diyor Snyder ve ekliyor: “Onların baştan sona bu deneyimin içinde olmalarını istedim”.
            Canton da, “Hepimiz Zack’in çok katmanlı efekt süreciyle yapmak istediği şey karşısında huşu duyduk” diye ekliyor.
            Nunnari ise, “Setten nihai ürüne varana dek yapılan kayıtların evrimi bu hikayeyi başka bir boyuta taşıyor” diyor.
            Kral Leonidas rolünü üstlenen Gerard Butler’ın açıklamaları ise şöyle: “Sanki orada bulunmuş ve savaşa tanık olmuş biri uyuyup rüyasında her şeyi tekrar yaşamış gibi çünkü görüntülerin pek çoğu son derece açık…pek çoğu hayalgücünde geçiyor; bu yüzden de, onu çok daha ileri taşımamıza olanak tanıyor. Tarih boyunca bir çok kişiye ilham kaynağı olmuş, inanılmaz bir hikaye, ama belgesel değil. Tutku, politika, şiddet ve daha pek çok şeyle dolu, hiper-gerçek, güzel mi güzel ve duygusal bir dünyada geçen, fantastik bir hikaye”.

            …SPARTA KANUNU DOĞRULTUSUNDA BURADAYIZ: “300/300 SPARTALI”NIN HİKAYESİ

            Gerard Butler, Warner Bros. yetkilileriyle yaptığı bir toplantı sırasında projeden haberdar oldu. “‘300’ dedikleri anda, taze ve farklı bir şeyden bahsettiklerini anladım” diyen aktör, şöyle devam ediyor: Zack Snyder’la buluştuğumda, karşımdakinin bu hikayeyle ilgili açıklanamayan şeyleri ve hikayenin gereklerini anlayan biri olduğunu fark ettim. Onun ve yeteneklerinin, zekasının, tutkusunun ve insan olarak iyiliğinin hakkında cilt cilt kitaplar yazabilirim”.
            Jeffrey Silver da Butler’ın niteliklerinin onu Spartalı kral rolü için mükemmel kıldığını söylüyor: “Karizması ve liderlik vasıfları oyuncular arasında bir yoldaşlık duygusu yarattı. Spartalı oyuncular arasında birlik oluşturdu”.
            Butler bu görkemli kültürü araştırma fırsatını memnuniyetle karşıladı. “Dayanıklı olmayı, korkusuzluğu ve rakiplerine karşı acımasız olmayı öğretmek için Spartalılara acıdan başka bir şey gösterilmiyordu” diyen aktör, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Erkeklerin yetiştirilme tarzından kadınların çocuklarını savaş uğruna teslim etmelerine kadar, bu eğitim tamamen çelik gibi katı ve sağlam bir karakter sahibi olmayı gerektiriyordu”.
            Senarist Kurt Johnstad aktörün sözlerine şunları ekliyor: “Çetin bir rekabet söz konusuydu. Onur, görev ve sadakat anlayışları içlerine işleniyordu, ve sonra bunlar tüm yaşam biçimlerine yayılıyordu. Bu şekilde soluk alıyor, davranıyor ve birbirleriyle ilişkilerini buna göre düzenliyorlardı”.
            Yunan şehir devleti Sparta’nın korkulan ve saygı duyulan kralı Leonidas ülkesini kraliçesi Gorgo’nun rehberliği ve desteğiyle yönetiyordu. “Herkes Gorgo’nun muhteşem olduğunu anlatıyor” diyen Miller, şöyle devam ediyor: “O ve Leonidas birbirlerini kolluyorlar ve Gorgo eşinin strateji planlarına büyük katkıda bulunuyor. Aralarında derin bir duygusal ve entelektüel ilişki var. Spartalı kadınlar tıpkı erkekleri gibi birer savaşçılar. Önce dışarı erkekleri gönderiyorlar ama filmde de göreceksiniz ki kadınlar da oldukça çetin ceviz olabiliyorlar”.
            İngiltere’nin kuzeyindeki kıraç topraklarda doğup büyümüş olan Lena Headey, Gorgo rolü için şart olan içsel güce ve zarafete sahipti. Butler rol arkadaşı için “Lena çok sert, ayakları yere basan, güçlü bir kadın. Ayrıca, çok güzel ve gözlerinden zeka fışkırıyor” diyor ve ekliyor: “Lena rolüne inanılmaz bir karizma, zeka ve ateş kattı”.
            Filmi “bir onur, korkusuzluk, tutku, kan ve inanç hikayesi” olarak niteleyen Headey, Spartalı kraliçeyi canlandırmaya istekliydi. Gorgo, Miller’ın hikayesinde baskın bir karakter değildi. Dolayısıyla, Headey, Snyder’la yaptığı sohbetlerin rehberliğinde, Gorgo karakterini şekillendirme özgürlüğüne sahipti. Aktris şunları söylüyor: “Gorgo sırf yaşadığı şeyler ve yapmaya hazır olduğu fedakarlıktan ötürü, filmde gerçekten güçlü bir karakter” diyor Headey ve ekliyor: “Zaten kocasını kaybetmiş, ama bunu kabul etmek çok fazla olacağı için yüreğiyle politik arenada savaşıyor. Gorgo’yu Sparta’nın kalbi ve içgüdüsü olarak görüyorum, içgüdü bizi genellikle doğru karara götürür”.
            Leonidas’ın bir kral ve erkek olarak başına gelecekler bir Pers elçisinin kasabaya gelerek, ülkesinin binlerce kişilik ordusunun o sırada Sparta’ya doğru yürümekte olduğunu iletmesiyle başlar. Rodrigo Santoro’nun canlandırdığı Serhas, eski dünyayı sadece cüretkarlığıyla dize getirmiştir. Kendini Tanrı-Kral ilan eden Serhas’ı canlandıran Brezilyalı aktör, “Serhas zengin, kibirli, dengesiz ve megaloman” diyor ve ekliyor: “Tek amacı dünyayı fethetmek. Hırsı sınır tanımıyor. İhtişam istiyor; zafer istiyor; isminin ölümsüzleşmesini istiyor. Tüm bu emellerin ardında ise, aslında zayıf ve güvensiz bir adam var”.
            Santoro yönetmenle ilk olarak bir Spartalı adayı olarak buluştu, ama oradan ayrılırken yönetmenin aklında başka bir şey vardı: “‘Sanırım Rodrigo, Serhas olabilir’ diye düşündüm” diyor Snyder.
            Egzotik mücevherler takan, görkemli ve gizemli Serhas’ı omuzları çökmüş köleler altın bir tahtta taşıyorlar. Bernie Goldmann, Serhas için, “Çok yumuşak, çekici ve tam bir Tanrı-Kral’a yakışır bir sesi var” diyor ve ekliyor: “İnsanların onun peşinden gideceğini görüyorsunuz… cezbedeceğini ve fethedeceğini görüyorsunuz”.
            Leonidas, Perslilere tehditleri hakkında ne düşündüğünü elçileri öldürerek gösterir. Ama Sparta’nın siyasetçileri savaş istememektedirler. Dominic West’in canlandırdığı Theron, güç için anlaşma yapmaya, özgürlük için savaşmaktan daha çok ilgi duyan yeni tür bir Spartalıyı temsil ediyor. “Theron hiçbir şekilde dürüst bir siyasetçi değil ve ikili oynadığı ilk olarak Persliler adına ortamı yatıştırmaya çalışmasıyla ortaya çıkıyor” diyor West ve, “O bir politikacı, savaşçı değil. Kötü adamı oynamak her zaman güzeldir; en iyi replikler genellikle onlarındır” diye ekliyor gülerek.
            Sparta Konseyi, Leonidas’ı, Kahin’e danışmaya gönderir. (Kahin, Sparta’nın Ephorlar, yani beş kişilik yargıç heyeti tarafından işaretler yorumlanarak seçtiği genç kadına verilen addır). Frank Miller, “Leonidas, hayalgücünde büyük bir açılım yaşayarak Perslerin tam olarak ne yapmak istediklerini anlıyor ve onları nasıl durduracağını biliyor. Ama büyük imkansızlıklarla karşı karşıya. Konsey kendilerince bazı nedenlerden ötürü savaşmak istemiyor; bu yüzden Carneia ay kutlamasını savaşa gitmemek için bahane ediyorlar” diyor.
            Leonidas herhangi bir fatihin önünde diz çökmektense ölmeyi tercih eder, ama eğer Serhas’ı alt edecekse, bunu arkasında Sparta ordusu olmadan yapmak zorundadır. “Leonidas muhtemelen bugüne kadar oynadığım en kararlı karakter, ama her kararsızlık anında, haklı olduğuna dair her onay istediğinde, bakışları karısına dönüyor” diyen Butler, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Gorgo kocasının neden savaşa gitmesi gerektiğini çok sağlam bir ifadeyle anlatıyor: ‘Git ve öl. Bir daha seni asla görmeyeceğim, ama özgür bir adam olarak öleceksin. Bu soruya bir kral ya da bir Spartalı olarak cevap verme, özgür bir adam olarak cevap ver’. İşte Spartalı kadının özü bu”.
            Ateş Kapıları’nda Leonidas’la birlikte olmasa da, Kraliçe Gorgo da yaşadığı yerde savaşla yüz yüze kalacaktır. Gorgo’nun Sparta ve Sparta’nın müstakbel kralı olan oğlu için verdiği mücadele Leonidas’ınkine denktir. “Gorgo da Leonidas ayarında bir savaşçı. Bir yandan şehrini ve ülkesini Kralının yardımına götürmesi, bir yandan da Theron’un siyasi manevralarını alt etmesi gerekiyor” diyor Johnstad.
            Deborah Snyder ise şunu ekliyor: “Kendini feda ediyor, ama onun düşüncesine göre, var olan tehlike karşısında bunun hiçbir önemi yok. Tehlikenin boyutu öylesine büyük ki yaptığı fedakarlığı bir hiç olarak görüyor”.
            Gorgo’nun sözleri bir Sparta savaşçısı için mükemmel bir meydan okumadır. “Ulusundan asla yapmadıkları tek şey isteniyor: Başka bir hükümdarın boyunduruğu altına girmek” diyen Butler, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Geri durup direnmenin de zamanı var, harekete geçmenin de. Leonidas bu görevin önemini herkesten iyi anlıyor. Görevi sadece Sparta’yı kurtarmaktan çok öte: Yalnız Serhas’a değil tüm dünyaya ve gelecek nesillere Spartalı olmanın ne demek olduğunu göstermek istiyor”.
            Tamamı gönüllülerden oluşan, en yetenekli ve cesur 300 Sparta savaşçısının oluşturduğu ordu Leonidas’ın etrafında toplanır. Leonidas savaş ilan edemez, ama Serhas’a bir şok yaşatabilir. Sparta savaşmaya karar verdikten sonra, geri dönüş olmaz. “Kazanma şansları sıfır, ama bu bir Sparta kralı için mükemmel bir durum” diyor Butler ve ekliyor: “Bu yüzden, elit gücünü alıp, Termopil’e, amaçlarını ortaya koymaya gidiyor”.
            Çizgi romanda Spartalı bir savaşçı ve hikaye anlatıcı olan Dilios’u, “The Lord of the Rings/Yüzüklerin Efendisi” üçlemesindeki rolüyle Amerika’daki popülaritesi büyük ölçüde artan Avustralyalı aktör David Wenham canlandırdı.
            Dilios karakterinin varlığı, Snyder için Miller’ın benzersiz anlatımını filme nasıl aktaracağı sorununa çözüm sağladı. “Frank’in muhteşem anlatımının hayata geçebilmesi için hikayeyi bir anlatıcının aktarması fikrini benimsedik” diyen Snyder, şöyle devam ediyor: “Dilios’un hikayesini filmin bütününe harmanlamak harika oldu; filme Frank’in anlatımını katacak bir hikaye anlatıcımızın olması ne harika bir şeydi”.
            Aktör Wenham ise, “Hikaye anlatmaya bayılırım. Bir hikayeciyi canlandırma fırsatı müthiş bir şanstı. Dilios moraller bozuk olduğunda birliği eğlendirmek için uğraşıyor; ilk Olimpiyatlarla ilgili ya da başka konularda hikayeler anlatıyor. Ayrıca muhtemelen Leonidas’ın en iyi arkadaşı, erkekler arasında büyük saygı gören çok iyi bir savaşçı” diyor.
            Film Dilios’un rehberliğinde ilerliyor; böylece onun anlattıkları sonraki nesillerin bu olayları nasıl aktaracaklarını da belirliyor. “Dilios iyi bir hikayeyi mecburen gerçeği söyleyerek nasıl mahvedeceğini de iyi biliyor” diyen Snyder, şöyle devam ediyor: “Dilios hikayeyi daha büyük olması gereken yerde büyütüyor ve Spartalıları motive edip, heyecanlandırmak için gereken ne varsa yapıyor. Onun anlatımı filmin şiirselliğini sağlıyor”.
            300 Spartalıya öncülük eden üçlünün içinde, Leonidas ve Dilios’un yanı sıra, Vincent Regan’ın canlandırdığı Yüzbaşı lakabıyla anılan gizemli bir savaşçı da bulunmaktadır. “Yüzbaşı, 300 Spartalı içinde Leonidas’la birlikte muhtemelen en ateşli olanı” diyor Regan ve ekliyor: “Tarihi bilgilere göre, kralın muhafızları içindeki üç yüzbaşıdan biri”.
            Yüzbaşı savaşa büyük oğlu Astinos’u da (Tom Wisdom) getirir. “Yüzbaşı savaşa büyük oğlunu da getirerek bir bakıma çok büyük bir fedakarlık yapıyor çünkü bu bir intihar savaşı” diyen Regan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ne de olsa, sadece 300 Spartalıya karşı Pers Ordusu’nun bir milyon savaşçısı var. Ama Yüzbaşı, kralına ve şehrine son derece bağlı olduğu için, şehrinin özgürlük ideali ve yakın arkadaşı olan kralı uğruna sahip olduğu her şeyi, kendinin ve oğlunun hayatını feda etmeye hazır”.
            Astinos rolü Wisdom’ın sinemada üstlendiği ilk rol. Genç aktör bu ayrıntının kendisi için bir avantaj olduğuna inanıyor: “Sanırım bu rolün bana verilme nedenlerinden biri, savaş sanatında henüz acemi olan Astinos’la benzer özellikler taşımam”.
            Astinos ve bir diğer asker olan Stelios (Michael Fassbender) genç Spartalı savaşçıların coşkusunu temsil ediyorlar. Fassbender canlandırdığı karakter için, “Stelios çok anlık hareket eden ve tutkulu bir genç” diyor ve ekliyor: “Bir Sparta savaşçısı olarak yazgısını yerine getirmek üzere savaş meydanında kendini göstermeyi ve ihtişamlı bir şekilde ölmeyi canı gönülden istediği için bu savaşı bir fırsat olarak görüyor”.
            Serhas’ın ordusu sayesinde Spartalılar, karşılarında nihayet kendilerine layık bir düşman bulurlar. Serhas’ın ordusunun egzotik ve olağanüstü fiziksel tuhaflıkları, şiddetli bir gücü, vahşi Afrika hayvanları, büyücüleri ve Ölümsüzler adı verilen elit imparatorluk muhafızları vardır. Santoro, “Ölümsüzler onun özel timi. Çok yetenekliler, korkutucular ve vahşi görünümlü maskeler takıyorlar. Onlar ordunun en iyileri” diyor.
            Butler’a göre, “Leonidas, yüksek kulesinde yaşayan, rüşvet veren, baştan çıkaran, zafere ulaşmak için adamlarını öldüren Serhas’la taban tabana zıt. Serhas’la Leonidas arasında harika bir diyalog var: Serhas, ‘Ben zafer için kendi adamlarımdan herhangi birini öldürebilecekken, karşımda durabilir misin?’ diye soruyor. Leonidas da, ‘Ben ise herhangi bir adamım için ölürüm’ diye yanıt veriyor. Bence Leonidas’ın özü bu”.
            Leonidas’ın planı Perslere karşı Yunanistan’ın coğrafyasını kullanmaktır. Bu amaçla 300 adamını Termopil’deki Ateş Kapıları’na götürür. Burası Adriyatik’te iki tarafında sarp kayaların yükseldiği dar bir geçittir ve Persler buradan geçmek zorundadır. Bu doğal yapı 300 Spartalıya çok ihtiyaç duydukları bir stratejik avantaj sağlar. Ama bu yer kusursuz değildir ve Leonidas hilkat garibesini andıran bir seyirciden, Ephialtes’ten öğrenir ki kayaların ardında gizli bir keçi patikası vardır. Andrew Tiernan’ın canlandırdığı Ephialtes’i, Deborah Snyder şöyle tanımlıyor: “Hüzünlü bir karakter. Doğar doğmaz Sparta’dan dışlanmış bir insan, oysa tek istediği bir Spartalı olmak”.
            Serhas’ın muazzam ordusunun ufku karartmasıyla birlikte savaş başlar. “300 Spartalının hikayesinde savaştan çok fazlası var” diyen Miller, şöyle devam ediyor: “Leonidas bu 300 adamın Pers ordusunu yenemeyeceğini biliyor. ‘300/300 Spartalı’ kazanamayacağınızı bildiğiniz bir savaşa girmeyi konu alıyor. Bu yaklaşım, 300 savaşçının oklarından çok daha büyük bir güç ortaya koyuyor. Bu insanlar, Ateş Kapıları’ndaki bu adamlar, ölmeye hazırlar. Aslında, Leonidas onların ölmesini hedefliyor. Hayatta kalma şanslarının olmadığını biliyor. Belli ki buna da aldırmıyor çünkü bir şey başarılacağının bilincinde. Ben Spartalıları Ateş Kapıları’nın galibi olarak görüyorum. Kaybederek de kazanabilirsiniz”.

            …O HALDE GÖLGEDE SAVAŞIRIZ: SPARTALI OLMAK

            Başrol oyuncularının hepsi entelektüel açıdan rollerine hazırlanabilmek için Sparta tarihini ve kültürünü araştırmaya koyuldular. Ama Snyder onların aynı zamanda inandırıcı görünmelerini ve Spartalı askerlerin temsil ettiği gibi hep birlikte bir savaş makinesi gibi olmalarını istedi. Yönetmen, onları sert savaş sahnelerinin zorluklarına hazırlayabilmek için, yıllardır birlikte antrenman yaptığı iki kişinin uzmanlığından yararlandı: Dünya rekoru sahibi eski bir dağcı olan Mark Twight oyuncuları ve dublörleri kondisyona sokacaktı; deneyimli dublör koordinatörü Damon Caro ise onları savaş sahnelerine hazırlayacaktı.
            Özel operasyonlarda görevli askerleri, kafes dövüşçülerini, itfaiyecileri, ilk yardım görevlilerini ve dağcıları eğitmiş olan Twight oyuncular için özel bir beslenme ve zorluklarla dolu bir fiziksel eğitim programı uyguladı. Twight bunu şöyle özetliyor: “Bu bir sürat koşusuna denktir: Kısa sürelidir, çok yüksek bir yoğunluğa sahiptir ve destekleyici bir beslenme programıyla birlikte yürütülür”.
            Yapıma başlanmasından sekiz hafta önce, Twight erkek oyuncuları normal limitlerinin ötesine geçmeye zorladı. Dövüş sahnelerini desteklemek için uygulanan eğitim, atletizm, bileşik hareketler, ağırlık kaldırma ve fırlatmadan oluşuyordu. Eğitimde makineler yerine jimnastik topu, halka gibi daha ilkel aletler kullanıldı. Her bir seans rekabete dayanıyordu ve performansa bağlı olarak bir ceza-ödül sistemi vardı; sonuçlar ise her gün yazılı olarak ilan ediliyordu. ”Belli bir süre, birbirlerine karşı ekipler halinde mücadele etmek suretiyle zorlukları paylaşarak beyaz perdede inandırıcı duracak bir savaş gücü oluşturdular. Bu hareket ediş biçimlerini ve bir birim olarak birlikte davranma şekillerini değiştirdi” diyor Twight.
            Erkeklerden bazılarının kilo vermesi, bazılarının da kilo alması gerekiyordu. Bu yüzden herkes özel bir diyete tâbi tutuldu. Fassbender şanslılardan biriydi. “Süzme peynir ve üzüme talim etmek zorunda kalmadığım için şanslıydım” diyor aktör ve ekliyor: “Canlandırdığım karakterin bana göre biraz daha kilolu olması gerekiyordu”.
            Belki de en çarpıcı değişimi geçiren kişi Vincent Regan’dı. Aktör bu konuda şunları söylüyor: “Mark bana bir eğitim DVD’si gönderdi. Kendi kendime, ‘Bunu yapamam; kesinlikle yapamam’ dedim”. Yine de, bir eğitmenin yardımıyla, kısa süre sonra dik yokuşları tırmanabiliyor, boks ve benzeri faaliyetleri yapabiliyordu. Herkesin birlikte eğitim alması bu konuda çok yardımcı oldu. “Tüm oyuncular birlikte çalıştığı için, aynı amaca hizmet ettiğimiz anlayışı uyandı” diyor Regan.
            Damon Caro ile koordinatör asistanı Chad Stahelski on kişilik aktör grubu ve Los Angeles, Vancouver, Toronto ve Montreal’den gelen dublörlere kendi programlarını, Twight’ın kondisyon programıyla birlikte uyguladılar. “Yaralanmaları önleme, dayanıklılık ve genel konsantrasyon açısından bu programın muazzam yardımını gördük” diyor Caro ve ekliyor: “Dövüş koreografisiyle sadece bir ölçüye kadar fiziksel eğitime zaman ayırabiliyorsunuz çünkü bunlar bazen işlevsel uygulamalar için yeterli olmuyor. Mark’ın projeye kattığı şey, sadece iri pazılar ya da gelişmiş karın kasları değil, işlevsel güçtü”.
            Caro ve Stahelski etkileyici kılıç dövüşlerinin ve yakın dövüşlerin koreografisini gerçekleştirdiler. Jeffrey Silver, Snyder’ın dövüş sekansları için çok özel bir stil istediğini ifade ediyor: “Zack ilk başta dövüşlerin konseptinden bahsettiğinde, ‘Uzun lenslerle çekilen karman çorman dövüşler istemiyorum. Bir bale gösterisi gibi olmalarını istiyorum’ dedi. Dövüşteki her aksiyonun koreografisinin dikkatle, dövüş sanatlarının her öğesi kullanılarak yapılmasını istedi”.
            Dövüş sanatları uzmanı olan Caro, yönetmenin vizyonuna uygun olarak, dövüş koreografisine farklı farklı dövüş sanatlarından hareketler entegre etmeyi başardı.
            Caro ve Stahelski’nin ayrıntılara gösterdiği dikkat oyuncuların arzu edilen hedefe ulaşmasını kolaylaştırdı. “Damon ve Chad inanılmaz yetenekliler” diyor Butler ve ekliyor: “Birim olarak aşılmaz bir bütün oluşturana dek, herkes birlikte eğitim aldı ve daha iyi olmak için mücadele etti. Filmdeki aksiyon insanın aklını başından alıyor, ve bunun başlıca sorumlusu Damon ve Chad”.
            David Wenham ise bu konuda şunları söylüyor: “Bizi alıp sıfırdan eğittiler. Nasıl dövüşüleceğini öğretip, her gün pratik yaptırdılar. Bu yüzden, sadece hareketleri bilmenin ötesine geçtik; bunlar bizde içgüdü hâline geldi”.
            Yapım öncesinde 8 haftalık bir dövüş eğitimi programı uygulandı ve bu eğitim film boyunca, her sekansın çekilişine kadar sürdü. Yapılan sürekli antrenman ve provalar semeresini verdi. Caro, “Çekimlere geçildiğinde, oyuncular harika bir performans sergilediler” diyor ve ekliyor: “Karmaşık koreografiler içeren bir çok dövüş sahnesi vardı ve tüm o haftalar süren toplu eğitimlerden sonra oyuncular ve dublörler arasında tek kelimeyle telepatik bir iletişim oluştuğunu gördük”.
            Aslında, gerek eğitmenlerin gerek oyuncuların kendilerini işlerine tam anlamıyla vermeleri aksiyon sekanslarının en etkili biçimde çekilmesini sağladı. “Dövüş sahnelerinin daha uzun sürede çekildiğini düşünebilirsiniz, ama her hareket o kadar net ve bir amaç güdülerek hazırlanmıştı ki o çekimler en kısa sürenlerdi” diyor Silver.
            BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

            Yorum yap

            • #7

              BURASI SPARTA: KAMERALAR VE ‘TELECİNE’LER* ÇALIŞIYOR

              Zack Snyder bu destansı dramayı beyaz perdeye taşımasında kendine yardım etmesi için, görüntü yönetmeni Larry Fong, Oscar adayı yapım tasarımcısı James Bissell (“Good Night, and Good Luck”), kurgu ustası William Hoy, kostüm tasarımcısı Michael Wilkinson, görsel efekt süpervizörü Chris Watts ve makyaj-yaratık efektleri süpervizörü Shaun Smith ve Mark Rappaport’tan oluşan bir ekip kurdu. Bissell’e göre, “300/300 Spartalı”nın yapım tasarımında setlerin sanal olduğu da göz önünde bulundurularak, Miller’ın çizgi romanının görsel stiline sadık kalacak yeni ve cüretkar bir yaklaşım gerektiriyordu. “Gerçekçiden çok, opera havasındaydı” diyor Bissell.
              Zack Snyder’ın çizim tahtalarını başlangıç noktası olarak kullanan Bissell ve ekibi, Yunan şehri Sparta’nın ve destansı savaşa sahne olan Termopil’in üç boyutlu ortamlarını ve konsept çizimlerini hazırladılar. Snyder, Bissell ve Watts daha sonra bu çizimleri gözden geçirdiler. Bissell şunları söylüyor: “Kendimize, ‘Oyuncular tepeye mi tırmanıyor, tepeden mi iniyor? Gölgeleri nereye düşer? Bunun ne kadar küçük bir minyatürünü hazırlamalıyız?’ gibi sorular sorduk”.
              Kamera açılarının değiştirilmesi ve bazı öğelerin eklenmesi suretiyle farklı sahneler için kullanılabilecek arazi setlerinin çizimleri yapıldı. Bu sayede, Leonidas ve 300 kişilik ordusu Yunanistan’da ilerlerken sadece üç tane inşa edilmiş set kullanıldı. Sparta, Ateş Kapıları ve Serhas’ın çadırı setleri de platoda inşa edildi. “Sadece ve sadece Pers elçilerinin dört nala kameraya doğru ilerlediği sahneler dışarıda çekildi” diyor Bissell.
              James Bissell için Snyder şunları söylüyor: “James’in inanılmaz olan yönü bunların hiçbirinden gözünün korkmamış olması. Bence bir çok açıdan, inşa edebilecekleriyle değil, sadece hayal edebilecekleriyle sınırlı olma düşüncesi onu heyecanlandırdı”.
              Her sahnenin tasarımı bir üç boyut ortamında hazırlandı; ve sonra da illüstrasyonla renklendirildi. Bu işlem tamamlandığında, Bissell ne inşa etmesi gerektiğini daha iyi belirleyebildi ve bunun doğrultusunda düzenlemeler yaptı.
              Chris Watts yaratıcı ve teknik ayrıntıların genel görünümü destekleyecek nitelikte olması için Bissell ve Snyder’la yakın bir çalışma içindeydi. “1300 görsel efekt çekimi söz konusu olduğu için, teknik sıkıntılar eksik olmadı” diyen Watts, şöyle devam ediyor: “Ama ‘300/300 Spartalı’nın en büyük zorluğu yaratıcı açıdandı: Tüm o görsel efekt çekimlerinin bir yandan çizgi romanın stili ve estetiğini yansıtacak şekilde, öte yandan Zack’in çizgi romanda olup da filme yansımayan bölümlerdeki vizyonunu aktaracak şekilde düzenlenmeliydi”.

              *doğrudan filmin orjinal makarasından alınan dijital kopya

              Hemen her set ve mekan görsel efektlerle, sanatla pekiştirildi. Ayrıca, görsel efektler departmanı tasarım ile teknik öğelerin birlikte uyum içinde olmalarını da sağlamak zorundaydı. Watts bu sürecin sadeleştirilmiş bir tanımını veriyor: “James tüm setleri görsel efektleri aklında tutarak tasarladı. Büyük hazırlıklar sayesinde, görsel efekt sanatçıları dijital ortamda James’in set tasarımlarını güçlendirerek, Zack’e sonuç olarak nasıl bir şey beklemesi gerektiğini gösterdiler. Mevcut setlerde çözemediğimiz bir sorun olduğunda, bunun ortadan kalkması için ufak bir düzeltme ya da eklenti yaptılar”.
              Filmin görsel gelişiminin bir parçası olarak, Watts ve ekibi filmde görünecek her şeyi sanal ortamda test ettiler: Ateşin görüntüsü, Spartalıların pelerinleri, yaraları, silahları, BY kan ile gerçek kan arasındaki farklar test edildi“. Her şey, hatta garanti olarak kabul edilebilecek ayrıntılar bile aylar süren meşakkatli çalışmalarla geliştirildi” diyen Watts, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Başarılı olan bir şey üzerinde karar kıldığımızda, ayrıntılar bir ‘stil rehberi’nde yayınlanarak filmde görevli firmalara gönderiliyordu. On ayrı görsel efekt şirketiyle çalıştık, bu yüzden stilin devamlılığını sağlamak hep çok önemli bir konuydu”.
              Görsel efektler departmanı, görüntü yönetmeni Larry Fong’la da yakın bir şekilde çalıştı. “Çizgi roman kesinlikle yarattığımız görüntüyü etkiledi ama bu zorluklardan sadece biriydi” diyor Fong ve ekliyor: “Amacım filmin atmosferini ve dramasını en üst düzeyde tutmaktı. Öte yandan, sonradan yapılacak ‘sıkıştırma’ya olanak tanımak için berrak matlar ve net görünümlü ayrıntılarla görsel efektler departmanını da mutlu etmek zorundaydım”.
              Fong, filmi görüntülerken, Frank Miller’ın kitabını üç boyutta nasıl yorumlayacağına karar vermek zorundaydı. “Kitabı ışıklarla ve kompozisyonla yeniden yorumlamak bazen zorluydu ama çok da eğlenceliydi” diyor Fong ve ekliyor: “Çizgi romandaki belli bazı kareleri hemen hemen bire bir filme yansıttık. Zack bunlara 'Frank kareleri’ diyordu. Ama elbette filmdeki her kare kitaptaki çizimlerle örtüşmüyor. Yani deney yapmak ve kendimize özgü bir görsel stil yaratmak için belli bir özgürlüğe de sahiptik. Bu çalışmanın büyük ölçüde teknik uygulamadan çok organik bir şey olduğunu söyleyebilirim”.
              Kostüm tasarımcısı Michael Wilkinson da Miller’ın çizimlerinin görselliğine sadık kalmak istedi. Kostümleri yaratırken, “Romanın çizgilerindeki gücü, cüretkar siluetleri ve ağır kumaşları” olduğu gibi korudu. “Harika dokulu, kameranın seveceği, ve canlıymış hissi veren harika kumaşlar kullandım” diyor Wilkinson.
              Tasarımcı ve ekibi ilham almak ve tasarımları hayata geçirmekte kullanacakları kumaşları bulmak için tüm dünyayı taradı. Spartalıların pelerinleri, güzel dokuması ve aksiyon sekanslarında uçuşurken yarattığı dinamizmden ötürü Rusya’dan getirtilen bir kumaştan yapıldı. Bu kumaş gerçek Sparta kırmızısı elde edilene kadar yoğun boyama testlerine tâbi tutuldu. Kostüm departmanı daha sonra pelerinlerin bir kısmını “yıpratma” işleminden geçirerek, askerlerin savaşın ilerleyen bölümlerinde kullanacakları yırtık ve yıpranmış pelerinler de üretti. “Kitaba bakarken, Frank’in sonlara doğru pelerinleri solgun ve eskimiş olarak çizdiğini fark ettik” diyor Wilkinson ve ekliyor: “Bu yüzden, zorlu bir savaşta kullanıldıkları hissini yaratmak için biz de pelerinlerin üzerine, çamaşır suyu ve boya püskürterek eskimiş görünmelerini sağladık”.
              Tasarımcının bu seçimi, savaşın Spartalılar üzerinde yarattığı psikolojik çöküntüyü yansıtmaya da yardım etti. Wilkinson bu konuda, “Girdikleri her mücadelede aldıkları darbeler yüzünden yıpranıyorlar ve beziyorlar. Dolayısıyla, kostümlerdeki yıpranma karakterlerin sönmekte olan yaşamlarına da bir metafor oluşturuyor” diyor.
              Sparta ve Pers ordularının birbirinden ayırt edilmesi için, Sparta ordusu parlak ve sıcak toprak tonlarında giydirildi; Pers ordusu ise egzotik yeşiller, maviler, ve doreli mor renklerden oluşan kostümleriyle tavus kuşunun gösterişine sahiptiler. Wilkinson şunları söylüyor: “Yunan savaşçıların kostümleri güzel vücut yapılarını vurguluyor; sanki vücutları birer zırh. Pers ordusu ise bunun aksine egzotik kıyafetlerle giyiniyor. Persler Yunanlar üzerinde gizemli, bilinmeyen canavarlar geliyormuş izlenimi uyandırmak için kostümleriyle abartılı siluetler yaratıyorlar”.
              Pers ordusunun kostümleri için çeşitli kaynaklardan ilham alındı. “Serhas’ın ülkesinden Yunanistan’a kadar kat ettiği yolda pek çok farklı ırkla karşılaşmış olması kaçınılmazdı. Bu yüzden, her Pers kabilesi için, Afrika’dan Rusya’ya, Mısır’dan Ermenistan’a, Japonya’dan Çin’e ve arada kalan daha pek çok kültürün etkisinde, farklı motifler kullandık” diyor Wilkinson.
              Serhas’ın neredeyse tamamı kumaş yerine metalden üretilen şık kostümü Miller’ın kitabındaki karelere dayanıyor. “Frank’in Serhas çizimi romandaki favori görüntülerimden biri” diyen kostüm tasarımcısı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kostümdeki küstahlığı sevdim, ve Frank’in tarihi gerçeklik yerine görsel etkiyi tercih etmesinden feyiz aldım”.
              Wilkinson’ın Serhas için yaptığı tasarım hiç kuşkusuz filmin en karmaşık kostümüydü. Tasarımcı Serhas’ın kıyafetini şöyle anlatıyor: “Kostüm 18 farklı ve mücevherli parçadan oluşuyor; her bir parçada düzinelerce Afrika ve Orta Doğu boncukları ve mücevherler bulunuyor, ayrıca karakter için özel olarak 12 tane piercing tasarladık”.
              Ağır deriler, bronz materyaller, tüyler, at kılı, fiberglas ve plastik reçineler kullanan Wilkinson ve 60 kişilik ekibi Spartalıları ve Persleri giydirmekte kullanılan zırhların, mücevherlerin ve başlıkların tamamını bizzat hazırladılar. Kostümlerin pek çoğunun birden fazla sayıda üretilmesi gerekiyordu. Örneğin, her başrol oyuncusu için beş Spartalı pelerini, Kral Leonidas’ın giydiği tüylü başlığın da 17 kopyası vardı.
              İnsan ya da değil, filmdeki tüm karakterlerin görünümü Shaun Smith ve Mark Rappaport’un yönettiği makyaj ekibinin çalışmalarıyla tamamlandı. Ephialtes’in, Ölümsüzler’in, Cellatlar’ın ve Serhas’ın çadırındaki çeşitli karakterlerin yanı sıra, genç kurt Leonidas’ın yüzleri ve hatta bazı atların görünümlerinden onlar sorumluydular. Makyaj ekibinin, ayrıca, Spartalıların ölen Perslerin cesetlerini kullanarak yaptığı, dramatik “Ölüler Duvarı”nı yaratması gerekti. Makyaj ve efekt ekipleri, Spartalıların bu duvarı etkili bir silaha dönüştürmesini sağlamak için bir makara ve hidrolik sistem kullandılar. Makyaj ekibinin bir başka görevi de Miller’ın kitabında yer almayan karakterler yaratmaktı.
              Ne olursa olsun, Snyder, yapımcılar ve yapımda emeği geçen herkes Miller’ın çalışmasında ifade edilen vizyona sadık kalmak için çaba gösterdi.
              Nunnari son olarak şunları söylüyor: “Birlikte çalışırken, herkes bu fantastik ekibin bir parçası oldu. Hepimiz bu filmi yapma sürecinin her düzeyinden büyük keyif aldık”.
              Canton da bu görüşe katılıyor: “Frank’in kitabından yola çıkarak hazırlanan çizim tahtalarından, filmin çekimi ve post prodüksiyonuna kadar her aşamada ‘300/300 Spartalı’ hepimiz için muazzam heyecan verici bir serüven oldu”.

              ZAFERE HAZIRLANIN: “300/300 SPARTALININ MÜZİĞİ”

              Ortak yazar-yönetmen Snyder, filmin müziğini yapması için, “Dawn of the Dead”de birlikte çalıştığı Tyler Bates’e teklif götürdü.
              Snyder, Bates’ten izleyicilerin Spartalıların kahramanlığı ve fedakarlığına vereceği duygusal tepkiyi arttıracak bir tema müziği yapmasını istedi. Bates bu amaçla, Beatles’ın çalıştığı ünlü Abbey Road Stüdyoları’nda insanın ayaklarını yerden kesen, stüdyo filmleri için alışılmamış bir ses yelpazesine sahip bir orkestra ve koro müziği hazırladı. İnsanın içine işleyen egzotik sesiyle bir çok televizyon ve sinema yapımının müziklerinde, son olarak da, “The Nativity Story”de dinlediğimiz İranlı şarkıcı Azam Ali, Sparta ile Pers İmparatorluğu arasındaki savaşa ses verdi.
              “Amacım filmin ilhamına ve Spartalıların özgürlük ve irade ruhuna sadık kalmaktı” diyor Bates ve ekliyor: “En büyük zorluk filmin sürekli değişen görsel sanatıyla müzikal bir bağ yaratırken, epik ve duygusal niteliklerini de korumaktı. Filmin kendisi kadar yaratıcı bir stil bulmak zorundaydım”.
              Snyder, Tyler’ın müziklerinden övgüyle söz ediyor: “Filmi mitolojiye götürdü, izlediğimiz görüntüleri adeta dağladı ve onları müziksiz asla olamayacakları bir şeye dönüştürdü”.
              Snyder sözlerini şöyle noktalıyor: “Bu çalışmayı beyaz perdeye aktarmanın pek çok zorluğu vardı, ama projede yer alan hiç kimse kendilerinden istenen hiçbir şey karşısında bir an bile duraksamadı. Oyunculardan yapımcılara ve kamera arkasında çalışanlara kadar herkes her an fiziksel, duygusal ve yaratıcı açıdan bana ve filme yardıma hazırdı. Onlar olmadan bu film böyle olamazdı. Hepsi de inanılmazdı”.

              OYUNCULAR HAKKINDA

              GERARD BUTLER (Leonidas) Gerek İngiltere’de gerek ABD’de tiyatro ve sinemada başrol oyuncusu olarak adını duyuran Butler, çok yakında dramatik gerilim “Butterfly on a Wheel”de rol alacak. Çocuklarının kaçırılması üzerine bozulan mutlu bir aile tablosunu konu alan film 2007 yazının sonunda gösterime girecek. Mike Barker’ın yöneteceği filmde Pierce Brosnan ve Maria Bello da rol alacak. Butler kısa süre önce de Hilary Swank’la birlikte Richard LaGravenese’in yönettiği romantik drama “P.S. I Love You”da rol aldı. Film kocasını kaybetmiş bir kadına merhum kocasının, ölümünden sonra karısının acısının hafiflemesi ve hayatına devam edebilmesi bıraktığı bir dizi mektup üzerine kurulu.
              2004’te, Butler, Andrew Lloyd Webber’ın ünlü “The Phantom of the Opera/Operadaki Hayalet”inin sinema versiyonunda başrol üstlendi. Emily Mortimer’la birlikte rol aldığı bağımsız yapım “Dear Frankie” 2004 Cannes Film Festivali’nde gösterildi ve aktöre eleştirmenlerin övgülerini kazandırdı. Butler’ın diğer son dönem filmleri arasında “Beowulf & Grendel”, “The Game of Their Lives”, “Timeline”, “Lara Croft Tomb Raider: The Cradle of Life” ve “Reign of Fire” sayılabilir.
              İskoçya doğumlu Butler, sahneye 12 yaşında Glasgow’un ünlü tiyatrosu Kings Theatre’da “Oliver” adlı müzikalle adım attı. Genç bir adam olduğunda, oyunculuk hayallerinden vazgeçti ve Londra’da sahnelere dönmeden önce yedi yıl hukuk okudu. 1996’da, ünlü tiyatro oyunu “Trainspotting”in başrolünü üstlenen Butler, daha sonra, Londra sahnelerinde “Snatch” ve Donmar Warehouse yapımı Tennessee Williams oyunu “Suddenly Last Summer”da Rachel Weisz’la birlikte oynadı.
              Butler 1997’de, Judi Dench’in başrol oynadığı ödüllü John Madden draması “Her Majesty, Mrs. Brown”la sinemaya adım attı. Aktörün bugüne kadar rol aldığı diğer filmler şöyle özetlenebilir: “Fast Food”, “One More Kiss”, Chekhov’un “The Cherry Orchard”ının 1999 sinema uyarlaması ve “Harrison’s Flowers”.

              LENA HEADEY (Kraliçe Gorgo) Yakında Fox Network televizyonunun “The Terminator” destanının devamı niteliğindeki pilot çalışması “The Sarah Connor Chronicles”da başrol oynayacak olan Headey, bugüne dek Linda Hamilton’ın üstlendiği ünlü rolü devralacak.
              Headey kısa süre önce Sean Ellis’in yönettiği psikolojik gerilim “The Brøken”da Londra sokaklarında kendisinin tıpatıp benzerini görmesi üzerine hayatı alt üst olan bir kadını canlandırıyor. Aktrisin yakında gösterime girecek filmleri şöyle sıralanabilir: Başrollerini Matthias Schweighöfer ve Joseph Fiennes’le paylaştığı, Birinci Dünya Savaşı’nın ünlü Alman pilotu Baron Von Richthofen’in aşık olduğu kadını canlandırdığı “Kızıl Baron”; Wesley Snipes’la birlikte oynadığı aksiyon drama “The Shooter”; ve kendisini tekrar Joseph Fiennes’le bir araya getirecek biyografik film “Vivaldi”.
              Headey, 2006’da üç farklı filmde yeteneklerini sergiledi: Korku filmi “The Cave”; Matt Damon ve Heath Ledger’la birlikte rol aldığı fantezi macera “The Brothers Grimm/Grimm Kardeşler”; ve başrollerini Piper Perabo ve Matthew Goode’yle paylaştığı İngiliz romantik komedisi “Imagine Me & You”.
              Headey sinemaya 1992 yapımı “Waterland”de Jeremy Irons’ın karısının gençliğini oynayarak başladı. Aktris, aynı yıl, BBC televizyon filmi “The Summer House”da rol aldı. 1993’te, Headey iki filmle sinemaseverlerin karşısına çıktı: Dönem draması “Century” ve ödüllü Merchant-Ivory filmi “The Remains of the Day”.
              Aktrisin başrolünde yer aldığı ilk film, Rudyard Kipling’in aynı adlı romanından uyarlanan, “The Jungle Book”tu. Bunun ardından “Mrs. Dalloway”, “Face”, “Onegin”, “Gossip/Dedikodu”, “Possession”, “Ripley’s Game/Ripley’nin Oyunu” ve “The Actors” gibi bağımsız filmler geldi.
              Headey televizyonda da tüm dünyada yayınlanan televizyon filmlerinde oynadı: BAFTA adayı “The Long Firm”, HBO yapımı “The Gathering Storm”, “Merlin”, “Loved Up” ve “Band of Gold” bunlardan sadece bir kaçı.

              DAVID WENHAM (Dilios) Nicole Kidman’la birlikte rol aldığı Baz Luhrmann filmi “Moulin Rouge!/Kırmızı Değirmen” ve Peter Jackson imzalı “The Lord of the Rings: The Two Towers/Yüzüklerin Efendisi: İki Kule” ve and “The Lord of the Rings: The Return of the King/Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü”nde yer almadan önce de ülkesi Avustralya’da ödüllü bir oyuncu olan Wenham, “Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü”yle En İyi Oyuncu Kadrosu dalında Beyaz Perde Oyuncuları Ödülü, Broadcast Film Eleştirmenleri Ödülü ve National Board of Review Ödülü’nü filmdeki rol arkadaşlarıyla paylaştı. Aktör, kısa süre önce Hugh Jackman’la birlikte korku-gerilim “Van Helsing”de rol aldı. Wenham pek yakında görev alacağı epik drama “Avustralya”da tekrar yönetmen Baz Luhrmann ve oyuncular Nicole Kidman ve Hugh Jackman’la birlikte çalışacak.
              Wenham Batı Avustralya Üniversitesi’nde öğrenimini tamamladıktan sonra televizyonlarda küçük roller üstlenmeye başladı. Tiyatro oyunu “The Boys”daki mutsuz eski mahkum rolündeki iz bırakan performansıyla dikkat çeken aktör, hemen ardından “Cosi”nin hem tiyatro hem de sinema uyarlamasında ateşle oynamayı seven bir manyağı canlandırdı.
              Wenham, 1997’de, mini dizi “Babies”de rol aldı ve performansıyla ilk Avustralya Film Enstitüsü (AFI) Ödülü aldı. Ertesi yıl, aktörün iki performansı AFI adayı oldu: Bunlardan birincisi kendisine Logie Ödülü de getiren “SeaChange” dizisindeki rolüydü; diğeri ise “The Boys”un sinema uyarlamasıydı ve bu filmdeki rolü aktöre Avustralya Film Eleştirmenleri Ödülü (FCCA) adaylığı da getirdi. Wenham, daha sonra, “Gettin’ Square”le AFI, FCCA ve Avustralya Komedi Ödülü’ne; “Better than ***” ve “The Bank”le AFI ve FCCA adaylığına; “Molokai: The Story of Father Damien”la da AFI adaylığına layık görüldü. Aktör kısa süre önce de “The Brush-Off” adlı televizyon filmiyle AFI adaylığı, mini dizi “Answered by Fire”daki performansıyla da AFI Ödülü kazandı.
              Wenham’ın diğer sinema çalışmaları şöyle özetlenebilir: “The Proposition”, “Pure”, “The Crocodile Hunter: Collision Course”, “Dust”, “Russian Doll”, “No Escape” ve “Greenkeeping”.

              DOMİNİC WEST (Theron) Tiyatro, sinema ve televizyonda başrollerden oluşan başarılı bir kariyer yapan West, şu sıralar Thomas Harris’in kitabına dayanan, Dino De Laurentiis’in yapımcılığını üstlendiği Peter Webber filmi “Hannibal Rising”de Hannibal Lecter’ın oluşum yıllarındaki hâlini canlandırıyor.
              West önceki yıl Julianne Moore’la bilimkurgu-gerilim “The Forgotten/Gizemli Parçalar”da, Julia Roberts’la da Mike Newell imzalı drama “Mona Lisa Smile/Mona Lisa Gülüşü”nde rol aldı. Aktör, 2002’de, Rob Marshall’ın Oscarlı müzikali “Chicago”da cinayet kurbanı Fred Casely’yi oynadı. West’in rol aldığı diğer sinema filmleri şöyle sıralanabilir: Jennifer Aniston ve Mark Wahlberg’le “Rock Star”; Sandra Bullock’la “28 Days”; zengin bir oyuncu kadrosuyla “A Midsummer Night’s Dream”; Toni Collette’le “Diana & Me”; “True Blue”; Anthony Hopkins’le Merchant-Ivory imzalı “Surviving Picasso”;ve Ian McKellen’la “Richard III”.
              Televizyon izleyicileri West’i Peabody ödüllü HBO dizisi “The Wire”daki başrolüyle tanıyorlar. Aktör, ayrıca, “The Life and Adventures of Nicholas Nickleby”, “A Christmas Carol” ve “Out of Hours” adlı televizyon filmlerinde de kamera karşısına geçti.
              İngiltere doğumlu West, önce Dublin’deki Trinity College’ı, ardından da Guildhall Müzik ve Drama Okulu’nu bitirdi. Kariyerine tiyatroyla başlayan aktör, Peter Hall’un “The Seagull” uyarlamasındaki performansıyla En İyi Yeni Yetenek dalında Ian Charleson Ödülü’ne layık görüldü. Bugüne dek bir çok Londra West End yapımında rol alan West’in tiyatro çalışmaları arasında, kısa süre National Theatre’da sahnelenen Peter Gill yapımı Harley Granville Barker oyunu “The Voysey Inheritance” ve Helen McCrory ve Sienna Miller’la birlikte rol aldığı David Lan yapımı “As You Like It” bulunuyor. West şu sıralar Trevor Nunn’un sahnelediği son Tom Stoppard oyunu “Rock ‘n’ Roll” da rol alıyor. En İyi Tiyatro Oyunu dalında London Evening Standard Ödülü kazanan oyun 25 Şubat 2007’ye kadar sahnelenecek.

              VINCENT REGAN (Yüzbaşı) Son olarak Wolfgang Petersen’in destansı filmi “Troy/Truva”, Jet-Li aksiyon filmi “Unleashed/Kır Zincirlerini”, komedi filmi “Black Knight” ve Luc Besson imzalı “The Messenger: The Story of Joan of Arc”ta rol alan Regan, televizyonda da pek çok yapımda oynadı. Aktör son olarak BBC yapımı “Macbeth”te Duncan’ı, ABC mini dizisi “Empire”da ise Mark Antony’yi canlandırdı. Oyuncunun diğer televizyon çalışmaları şöyle özetlenebilir: Kendisine En İyi Başrol Performansı dalında İrlanda Sinema ve Televizyon Akademisi Ödülü adaylığı getiren BBC yapımı “Eureka Street”; Sci-Fi Kanalı’nın mini dizisi “Invasion: Earth”; BBC mini dizisi “Rebel Heart”; ve televizyon filmleri “Low Winter Sun” ve “40”.

              MICHAEL FASSBENDER (Stelios) Sinemadaki ilk büyük filmi “300/300 Spartalı” olan Fassbender, yakında yönetmen François Ozon’un 2007’de gösterime girecek fantezi draması “Angel”da rol alacak. Aktör şu sıralar fiziksel açıdan çok zorlu bir role hazırlanıyor: Hem IRA hem de İngiliz Parlamentosu üyesi olan ve daha da çok İngiliz filmi Hunger”da da sunulduğu üzere yaptığı açlık greviyle tanınan Bobby Sands’i oynamaya hazırlanıyor.
              Londra’nın prestijli Drama Merkezi’nden mezun olan Fassbender, Amerikan izleyicilerine kendini HBO’nun ödüllü İkinci Dünya Savaşı mini dizisi “Band of Brothers”la tanıttı. Dizinin yönetici yapımcıları Steven Spielberg ve Tom Hanks’ti. Aktör, bunun ardından şu televizyon yapımlarında rol aldı: Gillies Mackinnon’ın yönettiği “Gunpowder, Treason & Plot”; “A Most Mysterious Murder: the Case of Charles Bravo”; ödüllü Kanada televizyon filmi “A Bear Named Winnie”; başrolünü Rupert Everett’la paylaştığı “Sherlock Holmes and the Case of the Silk Stocking”; BBC yapımı “Our Hidden Lives”; ve “Trial and Retribution: Sins of the Father”. Aktör ayrıca pek çok İngiliz dizisinde ara ara ya da konuk oyuncu olarak yer alıyor. “Poirot”, “Hex”, “Murphy’s Law” ve “William and Mary” bunlardan sadece bir kaçı.
              Fassbender tiyatroda son olarak 2006 Edinburgh Festivali’nin hitleri arasında yer alan “Allegiance”taki Michael Collins portresiyle çok olumlu eleştiriler aldı.

              TOM WISDOM (Astinos) Amerikan sinemasına “300/300 Spartalı”yla adım atan Wisdom, daha önce bağımsız İngiliz filmleri “Hey Mr. DJ” ve “Escape to Somerset”te rol aldı.
              Wisdom, İngiliz televizyonunda, “Suspicion”, “Sword of Honour” ve “Children of the New Forest”, ABD’de ise Family Channel’ın Noel filmi “Good King Wenceslas”ta oynadı. Aktör, ayrıca, İngiliz dizileri “Mile High”, “Brand Spanking New Show” ve “Blackhearts in Battersea”de başrol üstlendi; “Coronation Street” ve “Wycliffe” gibi dizilerde konuk oyuncu olarak yer aldı.
              İngiltere doğumlu Wisdom, Tiyatro bursu kazandığı Academy Drama School’da öğrenim gördü. Aktörün rol aldığı tiyatro çalışmaları şöyle özetlenebilir: Başrolünü üstlendiği West End yapımları “Journey’s End” ve “Another Country”; “What’s Wrong with Angry”, “Borders of Paradise”, “The Importance of Being Earnest”, “The Rose & The Ring”, “Sleeping Beauty”, “Twelfth Night” ve “Escape to Somerset”.

              ANDREW PLEAVIN (Daxos) İngiltere’de doğmasına rağmen gençlik döneminin büyük kısmını Güney Afrika’da geçiren Pleavin oyunculuk kariyerine başlamadan önce, 1996 yılında Londra Drama Merkezi’nden mezun oldu.
              Aktörün sinema çalışmaları arasında Christopher Nolan’ın yönettiği “Batman Begins”; David Carson’ın yönettiği “Unstoppable”; ve bağımsız filmler “Playground Logic” ve “Re-inventing Eddie” bulunuyor. Pleavin yakında Joel Silver’ın yapımcılığını üstleneceği “Return to House on Haunted Hill”de ve Ion Ionescu’nun gelecekteki kıyamete bakışını işlediği “Last Chance”te rol alacak.
              Pleavin, televizyonda, yakında gösterime girecek olan Sci-Fi Channel filmi “Gryphon”da rol alacak. Bundan önce Gerard Butler’la USA Network televizyon filmi “Attila”da oynayan aktör, İngiliz televizyonunda da “The Bombmaker” ve “A Good Murder”ın yanı sıra, “The Bill”, “Holby City”, “Down to Earth” ve “Doctors” dizilerinde rol aldı.
              Pleavin, Londra tiyatrolarında, 2003 yapımı Anthony Neilson oyunu “Penetrator”daki performansıyla eleştirmenlerin büyük beğenisini kazandı.

              ANDREW TİERNAN (Ephialtes) Londra Drama Merkezi’nde eğitim gören İngiliz oyuncu Tiernan, bugüne dek sürekli olarak yer aldığı sinema ve televizyon yapımlarında pek çok ünlü yönetmenle çalıştı.
              Kariyerinin başında Helen Mirren’la televizyon filmi “Prime Suspect”te rol alan aktör, Derek Jarman’ın Christopher Marlowe eseri “Edward II”ya getirdiği çağdaş uyarlamada önemli bir rol üstlendi; 1992 yapımı Shakespeare uyarlaması “As You Like It”te Orlando ve Oliver olmak üzere çifte rol üstlendi.
              Aktör kısa süre önce de Adrien Brody’yle birlikte Roman Polanski’nin Oscar ödüllü draması “The Pianist”te oynadı. Filmde, Brody’nin canlandırdığı Szpilman’ın Polonya yeraltı dünyasındaki bağlantısı olarak ona destek olmak yerine terk eden hain Szalas rolünü üstlendirdi. Aktörün diğer filmleri sırasında Bill Forsyth imzalı “Being Human”, Neil Jordan’ın yönettiği “Interview with the Vampire”, Nicolas Roeg’in “Two Deaths”i, Antonia Bird’ün yönettiği “Face” ve Guy Ritchie imzalı “Lock, Stock & Two Smoking Barrels” sayılabilir.
              İngiliz televizyon izleyicisi Tiernan’ı çok farklı çalışmalarından tanıyor. Bunların arasında Antonia Bird’ün yönettiği “Rehab” ve “Safe”in yanı sıra, “The Quatermass Experiment”, “Whose Baby?” ve “Horatio Hornblower” adlı televizyon filmleri ile mini dizi “Hawk” yer aldı. Aktör, “Life on Mars”, “William and Mary” ve ödüllü “Cracker” başta olmak üzere pek çok dizide televizyon severlerle buluştu.
              Tiernan Royal Court Tiyatrosu’nda görev yaptı ve ödüllü yönetmen Wilson Milam’la Sam Shepard oyunları “A Lie of the Mind” ve “True West”te birlikte çalıştı.

              RODRİGO SANTORO (Serhas) Brezilya’nın en aranan genç aktörlerinden olan Santoro, ABD’de hızla etkileyici bir kariyer yapmakta. Amerikan izleyicilerinin karşısına ilk olarak 2003 yılında Showtime’ın başarılı filmi “The Roman Spring of Mrs. Stone”da Helen Mirren ve Anne Bancroft’la birlikte çıkan aktör, daha sonra Drew Barrymore, Cameron Diaz, Lucy Liu ve Demi Moore’la o yazın başarılı aksiyonu “Charlie’s Angels: Full Throttle/Charlie’nin Melekleri: Tam Gaz”da rol aldı. Santoro aynı yıl hit romantik-komedi drama “Love Actually/Aşk Her Yerde”de Laura Linney’nin canlandırdığı karakterin ilgi duyduğu yakışıklı ofis arkadaşı Karl’ı oynadı. Bu projelerden aldığı destekle, Santoro, 2004 Cannes Film Festivali’nde “Yılın Erkek Keşfi” olarak Chopard Ödülü’ne layık görüldü.
              Aktörün bundan sonraki projeleri arasında “Out of Tune”, “Not by Chance” ve “Party Crashers” yer alıyor. Aktör, beyaz camda ise, Paulo rolüyle ABC’nin hit dizisi “Lost” kadrosuna katıldı.
              Santoro kısa süre önce ülkesi Brezilya’da “Bicho de Sete Cabecas”taki (“Beyin Fırtınası”) performansıyla ödüle layık görüldü. Santoro’nun anne babası tarafından akıl hastanesinde yatmaya zorlanan genç adam rolünde En İyi Erkek Oyuncu dalında bir çok ödül kazandı. Bunların arasında Brezilya Sanat ve Sinema Akademisi’nin ilk kez verdiği ödül ve Cinema Brazil Büyük Ödülü bulunuyor. Santoro 2003 yapımı “Carandiru”daki performansıyla Cinema Brazil Büyük Ödülü’ne aday gösterildi. Film gösterime girmesiyle birlikte Brezilya’daki tüm gişe rekorlarını kırdı ve Yabancı Filmler kategorisinde Oscar için Brezilya adına yarıştı.
              Santoro’nun Brezilya’daki sinema çalışmaları arasında “Os Desafinados”, “A Dona da Historia” ve 2002’de Yabancı Dilde En İyi Film dalında Altın Küre adayı olan “Behind the Sun” bulunuyor.
              Mini diziler, sinema filmleri ve dizilerde olmak üzere televizyonda da pek çok yapımda yer alan aktör, son birkaç yıldır Baz Luhrmann’ın yönettiği Chanel reklamında Nicole Kidman’ı baştan çıkaran gizemli genç adam olarak da izleyicinin dikkatini çekti.
              BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

              Yorum yap

              • #8

                YAPIMCILAR HAKKINDA

                ZACK SNYDER (Yönetmen/Senarist) Sinemaya geçiş yapmadan önce reklam ve klip piyasasında en yaratıcı ve en aranan yönetmenlerden biri olarak isim yapan Snyder, sinema yönetmenliğine hit korku filmi “Dawn of the Dead”le adım attı. 2004 Mart’ında gösterime giren film, haftasonu gişesinde rekor kırarak açılış yaptı ve Snyder George Romero’nun kült klasiğine getirdiği bu yaratıcı yorumla eleştirmenlerin büyük beğenisini kazanmakla kalmadı, 2004 Cannes Film Festivali’nde prestijli Altın Kamera Ödülü’ne layık görüldü.
                Snyder, kısa süre önce, yapım ortağı ve şirketinin eş başkanı Deborah Snyder’la Cruel and Unusual Films’i kurarak Warner Bros.’la iki yıllık genel proje anlaşması yaptı. Yönetmen şu sıralar Alan Moore ve Dave Gibbons’ın yaratıcısı olduğu çizgi romanı “Watchmen”i beyaz perdeye aktarmak için çalışıyor. Projenin yapımcıları Larry Gordon, Lloyd Levin ve Deborah Snyder olacak.
                Snyder’ın sinema filmlerindeki başarısı yıllarca boyunca çektiği ödüllü reklam ve kliplerin bir uzantısı. British Communication Arts Magazine Snyder’ı ülkenin en yetenekli yönetmenlerinden biri olarak ilan etti. Snyder’ın reklam çalışmaları kendisine iki Clio da dahil olmak üzere pek çok ödül kazandırdı. Yönetmen, ayrıca, Cannes’da Jeep “Frisbee” reklamıyla Altın Aslan Ödülü kazandı. Çok komik ve küstah reklamı “Russian Generals” Londra reklam camiasının dikkatini çekerek, kendisine yaptığı çalışmalardan ötürü ödül getirdi. Yönetmenin reklam çalışmaları kendisini dünyanın dört bir yönüne götürdü. Tunus’ta çekilen Land Rover reklamı, Lance Armstrong’un yer aldığı Subaru reklamı ve Çin’de çekilen Budweiser reklamı yönetmenin akılda kalan çalışmalarından sadece bir kaçı.
                Stilinin dikkat çekiciliğini, kısmen, Londra’daki Heatherlies Okulu’nda bir zamanlar almış olduğu resim eğitimine bağlayan Snyder, sanatsal yeteneklerini Pasadena-Kaliforniya’daki prestijli Art Center College of Design’da geliştirirken, bugün kendisiyle özdeşleşen cüretkar sinema yaklaşımının tohumlarını da orada attı.

                KURT JOHNSTAD (Senarist) “300/300 Spartalı”yı kendisinin ilk büyük sinema filmi senaristliği olarak kabul eden Johnstad, kısa süre önce, Tom Clancy’nin “Rainbow Six” adlı romanını yine Zack Snyder’la birlikte kaleme aldı. Johnstad şu sıralar Gianni Nunnari’yle beraber günümüzün savaş yorgunu Afganistan’ında geçen “The Last Photograph” üzerinde çalışıyor.
                Senarist, 1995’te, ilk senaryosu olan aksiyon drama “True Vengeance”ı sattı. California Institute of Arts (CalArts) BFA sinema programından mezun olan Johnstad, senarist olarak yeteneklerini geliştirirken, Amerika Yönetmenler Locası’nda da birinci yönetmen asistanı olarak görev yaptı.

                MICHAEL B. GORDON (Senarist) Yapımcı Mark Canton için Warner Bros. Pictures’ta üç yıl çalışan Gordon, “300/300 Spartalı”yı kaleme almanın yanı sıra bu stüdyo ile çok sayıda senaryoluk bir anlaşma imzaladı. Son olarak Sam Raimi’nin korku filmi “The Messengers”ın revizyonunu gerçekleştiren Gordon, şu sıralar yönetmen Steve Sommers için “Zooport”un senaryosu üzerinde çalışıyor.
                Gordon, Pennsylvania Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Bölümü’nden çok iyi dereceyle mezun olduktan sonra, ICM’de stajyer olarak eğlence sektöründeki kariyerine başladı.

                FRANK MİLLER (Romancı/Yönetici Yapımcı) Sinema yönetmenliğine 2005 yılında “Sin City” çizgi romanının uyarlamasıyla adım atan Miller, filmi Robert Rodriguez’le birlikte yönetti. Eleştirmenlerin beğenisini kazanan film 2005 Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülü ve Avustralya Sinema Eleştirmenleri Ödülü’nün yanı sıra, Czech Lion adaylığına layık görüldü.
                Miller yirmi yaşına bile gelmeden profesyonel bir çizgi roman sanatçısı oldu ve Gold Key, DC ve Marvel gibi çizgi romanın dev firmaları için çalıştı. Dikkatleri ilk olarak Marvel’ın “Spectacular Spider-Man” dizisinde çizdiği iki bölümle çekti. Miller bu bölümlerde her daim popüler Örümcek Adam karakterini bir başka popüler karakter Daredevil’ın hikayesiyle birleştirdi.
                Bunun hemen ardından, Miller’a Daredevil kitabında sürekli çizim yapması teklifi geldi. Sanatçı, çok geçmeden, bu diziyi yazma görevini devraldı ve yedi yıl boyunca çizer Klaus Janson’la birlikte ninja kiralık katil Elektra’yı hayata geçirdi.
                1980’lerin başlarında, Miller, “Ronin” karakterini yaratarak şirketlerin sahibi olduğu karakterlerin rahat dünyasının dışına çıkma cesareti gösteren bir serbest çizer olarak dikkatleri tekrar üzerine topladı. Geleceğin yüksek teknolojisinde var olan bir samuray macerası olan “Ronin”, sanatçının Lynn Varley’yle pek çok ortak çalışmasından ilkiydi.
                Miller, o zamandan bu yana, repertuarına bir çok proje ekledi: Janson ve Varley’yle birlikte çizdiği “Batman: The Dark Knight Returns”; David Mazzuchelli’nin çizdiği, Richmond Lewis’in renklendirdiği “Batman: Year One”; Bill Sienkiewicz’in çizdiği “Elektra: Assassin”; yine Varley’yle birlikte yarattığı “Elektra Lives Again”; Dave Gibbons’ın çizdiği ödüllü Martha Washington mini dizisi “Give Me Liberty”; ve Geof Darrow’un çizdiği “Hard Boiled” bunlar arasında yer alıyor.
                “Sin City” kitapları pek çok ödül aldı. Bunlar şöyle özetlenebilir: 1998 En İyi Orijinal Çizgi Roman Albümü dalında Harvey Ödülü; 1996’da Devam Eden En İyi Dizi dalında Harvey Ödülü; En İyi Yazar-Sanatçı, En İyi Çizgi Roman Tekrar Basımı; En iyi Çizgi Romancı, En İyi Kapak Sanatçısı, En İyi Sınırlı Dizi ve En İyi Kısa Hikaye dallarında altı Eisner Ödülü.
                Miller, şu sıralar, “Sin City” sinema filminin ikinci ve üçüncü bölümlerine yazar, yapımcı ve yönetmen olarak imza atmaya hazırlanıyor.

                LYNN VARLEY (Romancı)
                Neal Adams, Sergio Aragones, Geof Darrow, Jean Giraud ve Frank Miller’la çalışma ayrıcalığına sahip olan Varley, 1986, 1999 ve 2000 yıllarında Comics Buyer’s Guide dergisi tarafından En İyi Renklendirici seçildi. Sanatçı, 1999 yılında da 300’deki çalışmasıyla Eisner Ödülü, Harvey Ödülü ve Comics Buyer’s Ödülü’ne layık görüldü.

                GİANNİ NUNNARİ (Yapımcı) 1997 yılında kurulmuş olan Hollywood Gang Productions’ın kurucusu ve yapımcısı olan Nunnari, Oliver Stone’un yönettiği “Alexander/Büyük İskender”, Robert Rodriguez’in yönettiği “From Dusk Till Dawn/Günbatımından Şafağa” üçlemesi, ve David Fincher’ın yönettiği “Se7en”a imza attı. Nunnari, 2006 yılında, Martin Scorsese’nin ödüllü suç draması “The Departed/Köstebek”te yapımcı olarak görev aldı.
                Hollywood Gang’den önce, 15 yıldan uzun süre Cecchi Gori USA’in başkanlığını yürüten Nunnari, bu süre zarfında Oscarlı “Il Postino”, “Life is Beautiful” ve “Mediterraneo”nun yanı sıra Robert De Niro’nun ilk yönetmenlik denemesi olan “A Bronx Tale”e imza attı. Ayrıca, şirketin 2.000 filmlik kütüphanesinin kurulmasını da denetledi.
                Hollywood Gang Productions’ın yakında hayata geçecek projeleri şöyle sıralanabilir: Paulo Coelho’nun best-seller romanından uyarlanan “11 Minutes”; bir İtalyan klasiğinin yeniden yapımı olan, Kirk Jones’un yöneteceği “Everybody’s Fine”; DC Comics’in Frank Miller imzalı çizgi romanından uyarlanacak olan “Ronin”; ve Shusaku Endo’nun Chinmoku adlı romanından uyarlanacak olan, Martin Scorsese’nin yöneteceği “Silence”.

                MARK CANTON (Yapımcı) Atmosphere Entertainment MM, LLC.’nin başkanı ve CEO’su olan Canton, yirmi yılı aşkın süredir eğlence sektörünün önde gelen isimlerinden biri. Yapımcı bugüne dek 300’dan fazla sinema filmini hayata geçirdi. Bunların arasında stüdyo yöneticisi ve yapımcı olarak imza attığı “Batman”, “Lethal Weapon”, “National Lampoon’s Vacation” serisi, “Men in Black”, “Bad Boys”, “Jerry Maguire” ve “As Good As It Gets” gibi hitler bulunuyor.
                Warner Bros.’un Dünya Çapındaki Sinemalaradan Sorumlu Başkanı ve Columbia TriStar Motion Picture Companies’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Canton, 1997’de Warner Bros.’a dönerek alt birim olarak kendi yapım şirketi The Canton Company’yi kurdu. Canton 2002 yılının başında, Artists Production Group’a ortak, Başkan ve CEO olarak katıldı. Aralık 2003’te ise kendisi ve Daedalus Media Partners yeni bir girişim şirketi kurdular: Atmosphere Entertainment MM. Şirketin çlışma alanı sinema filmleri ve televizyon programlarının gelişim, yapım ve finansmanıydı.
                Atmosphere Entertainment MM çerçevesinde, Canton çeşitli aşamalardaki pek çok büyük projenin kontrolünü gerçekleştiriyor. “George A. Romero imzalı “Land of the Dead” Atmosphere MM etiketiyle çıkan ilk filmdi. Şirketin diğer filmi ise Angelina Jolie, Ethan Hawke, Kiefer Sutherland ve Oliver Martinez’in rol aldığı “Taking Lives/Hayatın Benim”di. Canton, şu sıralar, Holly Black ve Tony DiTerlizzi’nin en çok satanlar listesine giren çocuk kitabı “The Spiderwick Chronicles”dan uyarlanan, 2008’de gösterime girmesi planlanan büyük bütçeli bir film üzerinde çalışıyor.
                New York doğumlu Canton, 1971 yılında UCLA’den Pekiyi dereceyle mezun oldu ve UCLA’in Amerikan Etüdleri Ulusal Onur Derneği’nde yer aldı. UCLA’in Tiyatro, Sinema ve Televizyon Okulu Danışma ve Yönetim Kurulu üyesi olan Canton, aynı zamanda, Amerikan Sinema Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve ASE Üçüncü Onyıl Konseyi’nin kurucusu ve emekli Başkanı.

                BERNIE GOLDMANN (Yapımcı) Kısa süre önce eşi Melisa Wallack’la birlikte, başrollerini Jessica Alba, Elizabeth Banks, Aaron Eckhart ve Tim Olyphant’ın üstlendiği komedi filmi “Bill”i yöneten Goldmann, şu sıralar, Kate Hudson ve Matthew McConaughey’nin başrollerini paylaştığı, 2008’de gösterime girecek olan aşk-macera “Fool’s Gold” üzerinde çalışıyor.
                Goldmann’ın diğer son dönem projeleri arasında “George Romero’s Land of the Dead”, Taking Lives/Hayatın Benim” ve “Looney Tunes: Back In Action/Looney Tunes: Maceraya Devam” sayılabilir.
                Goldmann’ın Village Roadshow Pictures’ın Yapım Sorumlusu olarak görev yaptığı üç yıl içinde, şirket “The Matrix”, “Training Day/İlk Gün”, “Ocean’s Eleven”, “Space Cowboys”, “Analyze This/Anlat Bakalım”, “Miss Congeniality/Güzel Dedektif”, “Three Kings”, “Cats and Dogs”, “Deep Blue Sea” ve “Saving Silverman” gibi projelerin ortak finansörü ve yapımcısı oldu.
                1993-1998 yılları arasında Walt Disney Pictures’ın Yapım Vekil Başkanlığını yürüten Goldmann, “My Favorite Martian”, “Mystery, Alaska”, “Blank Check”, “Tom and Huck”, “Homeward Bound II”, “Rocket Man”, “I’ll Be Home for Christmas” ve “Bicentennial Man” gibi filmlere imza attı.
                Goldmann sinema sektörüne Steve Tisch Company’de yapım asistanı olarak başladı. Sekiz yıl sonra bu şirketten ayrılırken, şirketin başkanıydı. Bu süre zarfında, Goldmann, “Corrina, Corrina”, “Bad Influence”, “Heart Condition”, “Soul Man” ve “Victim of Love” gibi yapımlarda yönetici ya da ortak yapımcı olarak yer aldı.

                JEFFREY SİLVER (Yapımcı) Silver tek başına sahibi olduğu yapım şirketi Biscayne Pictures ve ortağı olduğu Outlaw Productions’la iki düzineden fazla sinema filmine imza attı.
                Şirket Şubat 2007’de casusluk-gerilim tarzındaki “Breach”in yapımını gerçekleştirecek. Billy Ray’in yöneteceği filmin başrolünde Chris Cooper, Ryan Phillippe ve Laura Linney yer alacak. Silver, ayrıca, George Clooney ile Renee Zellweger’ın oynayacağı spor komedisi “Leatherheads”in yönetici yapımcılığını gerçekleştirecek. Clooney’nin yöneteceği bu film profesyonel futbolun ilk günlerini konu alacak ve çekimlerine Şubat 2007’de başlanacak.
                Silver’ın son dönemde görev aldığı diğer filmler şöyle sıralanabilir: Michael Lembeck’in yönettiği, Tim Allen’ın oynadığı “The Santa Clause 3”; Sarah Michelle Gellar’ın başrolünde yer aldığı, Asif Kapadia’nın yönettiği doğaüstü gerilim “The Return”; Jean-François Richet’nin yönettiği, Ethan Hawke ve Laurence Fishburne’ün başrollerini paylaştığı, John Carpenter filminin tekrar yapımı “Assault on Precinct 13”.
                Silver’ın şu an aktif olarak geliştirilmesinde yer aldığı projeler ise şöyle: Sudanlı mültecilerin hikayesini anlatan “The Lost Boys”; soğuk savaş döneminde geçen aşk hikayesi “Sadness at Leaving”; The Hollywood Gang’le ortaklaşa gerçekleştirdiği, Meksika’nın fethini konu alan, Andrucha Waddington’ın yönettiği, Antonio Banderas’ın oynadığı “Conquistador”; Vin Diesel’in başrolünü üstlendiği savaş destanı “Hannibal”; ve Giuseppe Tornatore’nin filminin Kirk Jones tarafından yönetilecek tekrar yapımı “Everybody’s Fine”.
                Silver’ın yapımcı olarak imza attığı filmlerin bir kısmı şöyle özetlenebilir: Denzel Washington’a En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar getiren “Training Day/İlk Gün”; Tim Allen’ın oynadığı “The Santa Clause” filmleri; Meg Ryan ve Matthew Broderick’in başrollerini paylaştığı “Addicted To Love”; Johnny Depp ve Marlon Brando’nun oynadığı aşk fablı “Don Juan De Marco”; ve başrolünde Christina Applegate’in yer aldığı kült gençlik komedisi “Don’t Tell Mom The Babysitter’s Dead”.
                Silver çeşitli televizyon projelerinde de yapımcı olarak yer aldı. Bunlardan biri olan “The Wonder Years” kendisine 1988’de En İyi Komedi dalında Emmy Ödülü getirdi.
                Silver, 1999 yılında, kar amacı gütmeyen, dünyanın dört bir yanındaki mülteci kamplarına projeksiyon filmleri ulaştırmayı hedefleyen FilmAid’in (www.filmaid.org) kurucuları arasında yer aldı. FilmAid bugüne dek Makedonya, Afganistan, Tanzanya ve Kenya’da kurulan gezici açık hava sinemalarında milyonlarca mülteciye yüzlerce film izletti. FilmAid mültecilerin çaresizliğine ve yaşadıkları psikolojik travmaya dikkat çekerek, küresel mülteci sorunu hakkında kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyor.
                Miami’de büyüyen, Boston yakınlarındaki Brandeis Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi alan Silver, kariyerine New York’ta Otto Preminger’la çalışarak başladı.

                DEBORAH SNYDER (Yönetici Yapımcı) Yapımcı ortağı Zack Snyder’la birlikte Cruel and Unusual Films’in ortak başkanı olan Snyder, şu sıralar, Alan Moore ve Dave Gibbons’ın çizgi romanına dayanan “Watchmen” projesinde çalışıyor.Filmin yapımcılığını Snyder, Larry Gordon ve Lloyd Levin gerçekleştirecek.
                Snyder, 1991 yılında, Ithaca College Video ve Film Yapımcılığı Bölümü’nden mezun oldu. Yapımcılık kariyerine Backer Spielvogel Bates’te reklam yapım asistanı ve video kurgu sorumlusu olarak başlayan Snyder, 1992’de yapımcılığa terfi ettikten sonra M&M/Mars, Miller Brewing Company ve Estee Lauder gibi şirketlerin reklamlarında görev aldı.
                Snyder, 1998 yılında, Kirshenbaum Bond ve Partners’da yapım amiri oldu. Tommy Hilfiger, Target ve 1-800-Flowers gibi firmaların reklamların yapımı için Amsterdam, Londra, Zimbabwe, Yeni Zelanda, Kansas City gibi çeşitli ülke ve şehirlerde bulunan Snyder, reklamcılıkta basamakları çıkmaya devam ederek BBDO NY’a Başkan Vekili-Yönetici Yapımcı olarak transfer oldu ve AOL, Visa, Gillette, Frito-Lay ve Pizza Hut gibi müşterilerin reklamlarıyla ilgilendi.
                “300/300 Spartalı” Snyder’ın ilk sinema filmi.
                CRAIG J. FLORES (Yönetici Yapımcı) Hollywood Gang Productions, LLC and Cecchi Gori USA, Inc.’in şirket operasyonları ve işlerinden sorumlu müdür olarak çalışan Flores 2004’te bu şirketlere uluslararası dağıtım ve satışı, sinemacılık faaliyetlerini, hukuki konuları ve iş geliştirme bölümünü denetlemek üzere dahil oldu. Flores bunun hemen öncesinde, üç yıl boyunca Alexander&Nau&Lawrence&Frumes hukuk şirketinde eğlence sektörü avukatı olarak görev yaptı ve televizyonları, sinema yapım şirketlerini, yapımcıları, yazarları ve yönetmenleri avukat olarak temsil etti.
                Flores 1996 yılında UCLA’in Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 1999’da aynı üniversitede Hukuk Doktorası yaptı ve bu dönemde UCLA Law Review dergisinde editör olarak çalıştı.
                Flores’in şu an yönetici yapımcı olarak yer aldığı projeler şöyle: Paulo Coelho’nun romanından uyarlanan “Eleven Minutes”; Frank Miller’ın DC Comics’ten çıkan aynı adlı çizgi romanına dayanan “Ronin”; ve Kirk Jones’un yazıp yönettiği “Everybody’s Fine”.

                THOMAS TULL (Yönetici Yapımcı) Tull kısa süre önce Warner Bros.’la beş yıllık 25 projelik bir anlaşma imzalayan Legendary Pictures’ın başkanı ve CEO’su. IDD Magazine tarafından 2005’te prestijli ‘Yılın Anlaşması” ödülüne layık görülen şirketin Warner projeleri arasında, M. Night Shyamalan’ın “Lady in the Water/Sudaki Kız”a ek olarak, Bryan Singer’ın yönettiği “Superman Returns/Süpermen Dönüyor”, ve son olarak McG’nin yönettiği, Matthew McConaughey’nin oynadığı “We Are Marshall”.
                Legendary’nin bundan sonraki projeleri arasında, Michael Dougherty’nin yazıp yönettiği, Bryan Singer’ın yapımcılığını üstlendiği “Trick ‘r Treat”; Roland Emmerich’in yönettiği “10,000 B.C.”, Spike Jonze imzalı “Where the Wild Things Are”; “Batman Begins/Batman Başlıyor”un sabırsızlıkla beklenen, Christopher Nolan’ın yöneteceği devam filmi “The Dark Knight” yer alıyor.
                Daha önce, medya ağlarına yatırım yapan ve WebMD’nin kurucusu olan Jeff Arnold’ın Atlanta merkezli medya ve eğlence hizmetleri şirketi The Convex Group’un başkan ve yöneticiliğini üstlenen Tull, şirketin sinema, müzik ve video oyunları şirketleriyle ilişkilerini ve ortaklıklarını geliştirdi. Convex’ten önce, Tull, Güneydoğu’nun en büyük risk-sermayeli bilişim fonu Southeast Interactive Technology Funds’ın yöneticisiydi.

                WILLIAM FAY (Yönetici Yapımcı) Yirmi yılı aşkın süredir başarılı bir yapımcı ve yönetici yapımcı olan Fay’in imza attığı projeler arasında, Mel Gibson’ın başrolünü oynadığı “The Patriot”, ve elde ettiği 800 milyon doları aşan gişe hasılatıyla tüm zamanların en yüksek ciro yapan filmlerinden olan “Independence Day” bulunuyor.
                Fay, altı yıl boyunca, Hollywood’un en başarılı yapım şirketlerinden olan Centropolis Entertainment’ın başkanlığını yaptı. Centropolis, bu dönemde, dünya çapında toplam bir buçuk milyar dolar ciro yapan filmlere imza attı, Şirket, ayrıca, (Nisan 2001’de Das Werk’le birleşen) Centropolis Effects ve (Haziran 2000’de USA Networks’e satılan lider Online bilimkurgu şirketi) mothership.com gibi dijital eğlence firmaları kurdu.
                Fay, Warner Bros.’la beş yıllık ve 25 projelik bir anlaşma imzalayan Legendary Pictures’ın ortak kurucusu ve Yapımlardan Sorumlu Başkanı. Legendary’nin dünya çapındaki ilk filmi “Batman Begins/Batman Başlıyor”du.
                Fay’in son dönemde yönetici yapımcı olarak imza attığı filmler arasında “Superman Returns/Superman Dönüyor”, “The Ant Bully/Bitirim Karınca” ve “We Are Marshall” bulunuyor. “300/300 Spartalı”nın gösterime girmesinin ardından, Fay, Roland Emmerich’in yöneteceği “10,000 B.C.”nin yönetici yapımcılığını üstlenecek.

                SCOTT MEDNICK (Baş Yapımcı)
                Scott kısa süre önce Warner Bros.’la beş yıllık, 25 projelik bir anlaşma imzalayan yapım şirketi Legendary Pictures’ın Dünya Çapında Pazarlama ve Dağıtım Sorumlusu. Şirket ilk ortak çalışmaları “Batman Begins/Batman Başlıyor”la başarısını daha da pekiştirdi. Şirketin Warner projeleri arasında, Bryan Singer’ın yönettiği “Superman Returns/Süpermen Dönüyor”a ek olarak, M. Night Shyamalan’ın “Lady in the Water”, Roland Emmerich’in “10,000 B.C.” ve Spike Jonze’un “Where the Wild Things Are” adlı yapımları yer alıyor.
                Son 26 yıldır eğlence, pazarlama ve teknoloji sektörlerinde öncü olan Mednick, “Jerry Maguire”, “Coal Miner’s Daughter”, “This Is Spinal Tap”, “X-Men”, “Dirty Dancing” gibi farklı türlerde yaklaşık 200 filmin pazarlamasını yaptı. Mednick bireysel müşteriler de temsil etti: Tom Cruise, Arnold Schwarzenegger ve Denzel Washington bunlardan sadece bir kaçı. Kendisi, ayrıca, Sony Pictures, Columbia Pictures, TriStar Pictures ve Legendary Pictures gibi Hollywood devleri için logo yarattı.
                Peter Guber’in Mandalay Branded Entertainment adlı şirketinin eski başkanı ve CEO’su olan Mednick, Mandalay’den önce bir pazarlama ve iletişim şirketi olan THINK New Ideas, Inc.’i kurmuştu. Şirket, Oracle, Coca-Cola, Reebok, Sega, Time Warner, Sony, Pioneer Electronics, Disney, Chrysler gibi çok sayıda şirketin iletişim ve interaktif ihtiyaçlarına yönelik hizmet sağlıyordu. Başkan ve CEO olarak, Mednick, şirketin pazardaki yerinin ilk on sekiz ayda beş kat büyümesini sağladı. THINK, ayrıca, Adweek Magazine ve Advertising Club of New York tarafından ilk hizmet yılında en iyi on interaktif ajansı arasında seçildi.
                Mednick şirket yükümlülüklerinin yanı sıra, First Lady Hillary Clinton’ın yürüttüğü Risk Altındaki Çocuk ve Gençler için Sanatsal ve İnsani Görev Gücü’ne davet edildi. On beş yıl boyunca Arnold Schwarzenegger’in Şehir İçi Oyunlar Fonu Ulusal Kurulu’nda da görev yapan Mednick, şimdi Bay Schwarzenegger’in Kaliforniya All-Stars yönetim kurulunda çalışıyor. Mednick, 1990’da, logosunu ve işetişim materyallerini temin ettiği Earth Day’in yönetim kurulunda yer aldı. Çevre için eğlence sektörünü harekete geçirmeyi hedefleyen Board of ECO’nun (Dünya İletişim Ofisi) kurucu üyelerinden olan Mednick, ayrıca, Santa Monica Üniversitesi’nin mütevelli heyeti üyesi.
                Boston’lu Mednick uygulamalı psikolojide mastır, grafik tasarımında da lisan diplomasına sahip. Adweek Magazine tarafından Yılın Print Art Yönetmeni seçilen Mednick’in Kongre Kütüphanesi’nde sürekli koleksiyonda sergilenmek üzere seçilen dört çalışması bulunuyor.

                BENJAMIN WAISBREN (Yönetici Yapımcı) Waisbren son olarak Edward Zwick’in yönettiği, Leonardo DiCaprio, Jennifer Connelly ve Djimon Hounsou’nun başrollerini paylaştığı “Blood Diamond/Kanlı Elmas”ın; Steven Soderbergh’in yönettiği, George Clooney, Cate Blanchett ve Tobey Maguire’ın başrollerini oynadığı “The Good German”; Wolfgang Petersen imzalı “Poseidon/Poseidon’dan Kaçış”; ve Natalie Portman ile Hugo Weaving’in rol aldığı “V for Vendetta”nın yönetici yapımcılığını üstlendi.
                Waisbren gerek Avrupa gerek ABD’de sinema filmlerinin yapımı ve dağıtımıyla ilgilenen bir finansördür ve hukuk, yatırım bankacılığı, özel mevduat yatırımı konularında kariyer sahibidir.
                Kendisinin yönetici yapımcı olarak yer alacağı projeler şunlardır: “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford”; “First Born”, “Gardener of Eden”, “Nancy Drew” ve “Duane Hopwood”.

                LARRY FONG (Görüntü Yönetmeni) Zack Snyder’la “300/300 Spartalı”da tekrar buluşan Fong, Art Center College of Design’da Snyder’la birlikte okumuş ve ikili çok sayıda klip ve reklam filminde birlikte çalışmıştı.
                2005’te, Fong, dizinin yaratıcı da olan J.J. Abrams’ın yönettiği hit televizyon dizisi “Lost”un pilot bölümündeki çalışmasıyla Amerikan Görüntü Yönetmenleri Derneği Ödülü’ne aday gösterildi. Görüntü yönetmeninin kamera çalışmaları reklam dalında da Altın Aslan, Clio ve Belding başta olmak üzere bir çok ödüle layık görüldü. Ayrıca, Fong’un görüntülediği üç klip MTV’nin “Yılın En İyi Kilibi” ödülünü aldı.
                “Cost of Living” ve “Cape of Good Hope” adlı bağımsız filmlerde de görev alan Fong, televizyonda da “Lost”un haricinde, yine J.J. Abrams imzalı “The Catch” adlı televizyon filminin; “Sleepwalkers”ın pilot bölümünün; ve ABC’nin drama dizisi “Secrets of a Small Town”ın pilot bölümünün görüntü yönetmenliğini üstlendi

                JAMES BISSELL (Yapım Tasarımcısı) George Clooney’nin yönettiği “Good Night, and Good Luck”taki çalışmasıyla Oscar adayı olan Bissell, daha önce “Confessions of a Dangerous Mind”da da Clooney’yle çalışmıştı; şimdi de Clooney’nin yakında gösterime girecek “Leatherheads” adlı filminin yapım tasarımını gerçekleştiriyor. Bissell, kısa süre önce, Mark Waters’ın yönettiği “The Spiderwick Chronicles”ı tamamladı.
                Yirmi beş yılı aşkın kariyeri boyunca, çok sayıda filmin tasarımını gerçekleştiren Bissell’in son yıllarda imza attığı filmler şöyle sıralanabilir: Hideo Nakata’nın yönettiği “The Ring Two/Halka 2”; Ron Shelton imzalı “Hollywood Homicide”; aksiyon macera aile filmi “Cats & Dogs”; ve Roger Spottiswoode’nin yönettiği, Arnold Schwarzenegger’in başrol oynadığı aksiyon bilimkurgu “The 6th Day”.
                Bissell’in diğer çalışmaları ise şöyle özetlenebilir: “My Fellow Americans”, “Tin Cup”, “Jumanji”, “Blue Chips”, “Dennis the Menace”, “The Pickle”, “The Rocketeer”, “Arachnophobia”, “Always”, “Twins” ve “Someone To Watch Over Me”.
                Bissell’in çalışmalarını John Schlesinger imzalı “The Falcon and the Snowman” ve Steven Spielberg imzalı “E.T. the Extra-Terrestrial” gibi klasik filmlerde de görmek mümkün.

                WILLIAM HOY (Kurgu) Daha önce “Dawn of the Dead”in ek kurgusunda Zack Snyder’la çalışan Hoy, kısa süre önce de Tim Story’nin “Fantastic Four”unun, Alex Proyas’in “I, Robot/Ben, Robot”unun, F. Gary Gray’in “A Man Apart”ının ve Randall Wallace’ın “We Were Soldiers” ve “The Man in the Iron Mask”inin kurgusunu gerçekleştirdi. Hoy, Phillip Noyce’un da üç filminde görev yaptı: “The Bone Collector”, “Sliver” ve “The Patriot Games”.
                Hoy’un diğer çalışmaları arasında “Se7en”, “Outbreak”, “Star Trek VI: The Undiscovered Country” ve “Dances with Wolves” sayılabilir.
                Kurgu ustasının televizyonda imza attığı filmler ise şöyle: TNT yapımı “Houdini”, “Shattered Mind” ve “Star Trek: The Next Generation” dizisi.

                CHRIS WATTS (Görsel Efektler Süpervizörü) 1990’ların başından beri görsel efektlerde çalışan Watts, son olarak, John Carpenter’ın klasik korku filmi “The Fog’Sis”in yeniden yapımında ve Tim Burton’ın animasyon filmi “Corpse Bride/Ölü Gelin”de görev aldı
                Watts’ın görsel efektlerini gerçekleştirdiği diğer yapımlar şöyle sıralanabilir: Joe Dante’nin yönettiği “Looney Tunes: Back in Action/ Looney Tune: Maceraya Devam” ve Andrew Niccol imzalı “Gattaca”. Watts, Gary Ross’un yönettiği “Pleasantville”de, şimdi artık ‘Digital Intermediate’ (Anında Dijital) olarak anılan bilinen işlemin öncülüğünü yaptı. Watts, ayrıca, Alfonso Cuaron’un yönettiği “Harry Potter and the Prisoner of Azkaban/ Harry Potter ve Azkaban Tutsağı”, Roland Emmerich’in yönettiği “The Day After Tomorrow/Yarından Sonra”, animasyon filmi “The SpongeBob SquarePants Movie”, Kevin Reynolds imzalı “Waterworld” ve Kenneth Branagh’nın yönettiği “Mary Shelley’s Frankenstein”da da görev aldı.
                2004 yılında, Britney Spears’ın hit şarkısı “Toxic”in klibindeki çalışmasıyla Görsel Efektler Derneği Ödülü kazanan Watts, 2001’de U2’nun “Elevation” şarkısının kibindeki çalışmasıyla MTV Music Video Ödülü’nde aday gösterildi.

                TYLER BATES (Besteci) Daha önce Zack Snyder’la 2004’ün hit gerilimi “Dawn of the Dead”de birlikte çalışan Bates, daha sonra “Slither” ve Rob Zombie imzalı “The Devil’s Rejects” gibi filmlerin müziğini yaptı.
                Bates’in müziğiyle katkıda bulunduğu diğer çalışmalar şöyle özetlenebilir: “You Got Served”; Mario Van Peebles’ın yönettiği “Baadasssss!”; Matt Dillon imzalı “City of Ghosts”; 2001 yapımı komedi “Kingdom Come”; ve Stephen Kay filmleri “Get Carter”, “Wasted”, “The Last Time I Committed Suicide” ve “The Dead Will Tell”.
                Sanatçının bundaki sonraki projeleri ise şöyle: Yine Stephen Kay imzalı “Six Bullets”; Steve Miner’ın korku komedisi “Day of the Dead”; “Halloween”in Rob Zombie tarafından yönetilen 2007 versiyonu; ve başrolünü Milla Jovovich’in üstleneceği bilimkurgu aksiyon “Resident Evil: Extinction,” starring
                Bates şu anda, “300/300 Spartalı”nın solisti Azam Ali’yle bu baharda piyasaya çıkması planlanan bir rock albümü hazırlıyor.

                MICHAEL WILKINSON (Kostüm Tasarımcısı) Son olarak ödüllü drama “Babel”deki kostümleriyle Costume Designers Guild Ödülü’ne aday gösterilen Wilkinson, “Friends with Money”, “Sky High”, “Dark Water”, “Imaginary Heroes”, “Party Monster”, “American Splendor”, “Garden State” ve “Milwaukee, Minnesota”nın da kostümlerini tasarladı.
                Wilkinson’ın yakın gelecekteki projeleri şöyle sıralanabilir: Scarlett Johansson, Laura Linney ve Paul Giamatti’in başrol oynadığı “The Nanny Diaries”; ve Reese Witherspoon, Jake Gyllenhaal, Meryl Streep ve Alan Arkin’in başrollerini üstlendiği, Gavin Hood’un yönettiği “Rendition”.
                Wilkinson, kariyerinin ilk yıllarında, Baz Luhrmann’ın “Moulin Rouge!” ve “Romeo + Juliet”inde, ve Wachowski kardeşlerin “The Matrix”inde yardımcı tasarımcı olarak görev yaptı.
                Wilkinson, Sydney Tiyatro Kumpanyası, Opera Avustralya, Avustralya Dans Tiyatrosu, Radio City Hall ve Ensemble Tiyatrosu için yaptığı kostümlerle de çeşitli ödüller kazandı. Sinema ve tiyatro dışında özel projelerde de yer alan tasarımcı 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları’nın açılış ve kapanış törenleri için yüzlerce kostüm hazırladı.
                Wilkinson, doğup büyüdüğü yer olan Sydney-Avustralya’da Drama Sanatları Ulusal Akademisi’nde tasarım okudu.
                BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

                Yorum yap

                • #9

                  Yönetmen Zack Snyder
                  Senaryo Zack Snyder, Kurt Johnstad
                  Oyuncular Gerard Butler, Lena Headey, David Wenham, Dominic West, Vincent Regan
                  Filmin Türü Aksiyon, Savaş
                  Orijinal Adı 300
                  Yapımcı Firma Warner Bros. Pictures, Hollywood Gang Productions
                  Yapım Yılı 2007
                  Yapım Ülkesi ABD
                  Orijinal Dili İngilizce
                  Filmin Süresi 0 dakika
                  Dağıtıcı Firma Warner Bros
                  Vizyon Tarihi 16.03.2007








                  Film Ekibi
                  Orijinal Adı 300
                  Yönetmen Zack Snyder
                  Senaryo Zack Snyder
                  Kurt Johnstad
                  Michael Gordon
                  Oyuncu Gerard Butler (Spartan King Leonidas)
                  Lena Headey (Queen Gorgo)
                  David Wenham (Dilios)
                  Dominic West (Theron)
                  Vincent Regan (Captain)
                  Michael Fassbender (Stelios)
                  Rodrigo Santoro (Xerxes)
                  Andrew Tiernan (Ephialtes)
                  Andrew Pleavin (Daxos)
                  Tyrone Benskin (Persian Emissary)
                  Marcello Bezina (Council Gaurd)
                  Clint Carleton (Spartan)
                  Sanat Yönetmeni Isabelle Guay
                  Nicolas Lepage
                  Kostüm Michael Wilkinson
                  Müzik Tyler Bates
                  Makyaj Mark Alfrey
                  Yapımcı Mark Canton
                  Bernie Goldman
                  Özel Efektler Roland Blancaflor
                  Sinematografi Larry Fong
                  Oyuncu Seçimi Kristy Carlson
                  Carrie Hilton
                  Yapımcı Firma Warner Bros. Pictures, Hollywood Gang Productions
                  Yapım Yılı 2007
                  Yapım Ülkesi ABD
                  Filmin Süresi 0 dakika
                  Filmin Resmi Sitesi http://300themovie.warnerbros.com/
                  Dağıtıcı Firma Warner Bros
                  Orijinal Dili İngilizce



                  fragmanı ve tantımlarını izlemek için tıklayın



                  http://300themovie.warnerbros...

                  Yorum yap

                  • #10

                    BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

                    Yorum yap

                    • #11

                      @mkaya senin eklediğin karelere bende birkaç kare ekledim kolay gelsin

                      Yorum yap

                      • #12

                        BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

                        Yorum yap

                        • #13

                          valla bu kadar resim içerisinde yazılarımızı okumak zor fakat bu filmden çok etkileyici güzel kareler var onlarıda ekleyeceğim sağolasın eklediklerin etkileyici ve yüksek çözünürlüklü güzel ellerine sağlık.
                          BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

                          Yorum yap

                          • #14

                            BİLGİLİ OLAN GÜÇLÜDÜR!...

                            Yorum yap

                            • #15

                              konular birleştirildi.

                              Yorum yap

                              Hazırlanıyor...
                              X