Tweet
Animasyon türünde son yıllarda ortaya çıkan çalışmaların, seviyeyi oldukça yükseltmesi, beklentileri de aynı ölçüde yükseltti. Buz Devri(Ice Age, 2002) bahsedilen yükselmenin aktörlerinden biriydi. Devam filmi, "Buz Devri 2 : Erime Başlıyor"(Ice Age 2 : The Meltdown, 2006) ise ilk film kadar eğlenceli olmasa da, yine de ortalamanın oldukça üstündeydi. Açıkçası serinin yeni filmini izlemeye giderken, kendimi serinin en kötü filmini izleyebileceğim konusunda hazırlamıştım. Ama ne mutlu ki bu hazırlığımı "Buz Devri 3 : Dinozorların Şafağı"(Ice Age 3 : Dawn of the Dinosaurs) boşa çıkardı. Film en az birincisi kadar kaliteli ve eğlenceli, hatta bazı yönlerden birincisini aşmış durumda.
"Dinozorların Şafağı" seriye önemli katkılarda bulunuyor. Öncelikle ilk iki filmin geçtiği mekan olan buzullara, farklı iklimi, devasa yaratıkları ile bir yeraltı dünyasını ekliyor. Buzulların altında paralel bir evren gibi görünen bu mekanda soyları tükenmiş irili ufaklı dinozorlar ve çeşitli yaratıklar mevcut. Sürekli karlarla kaplı bir alanda gördüğümüz kahramanlarımızı günlük güneşlik ormanların içerisinde türlü hayvanlarla mücadele ederken izlemek oldukça heyecan verici. Bu bölümde bebek beklemekte olan Manny ve Ellie bir aile olmaya hazırlanmaktadır. Diego ise bu huzurlu aile ortamının kendisine göre olmadığını düşünmekte, oluşan bu ailenin bir parçası olmadığını düşünmektedir. Sid ise kendisinin de bebek bakabilecek kadar sorumluluk sahibi olduğunu ispatlamak peşindedir. Bu çaba yüzünden yanlışlıkla düştüğü yeraltından bulduğu dinozor yumurtalarını yukarı taşır ve diğerlerinin ısrarına rağmen geri götürmez. Yavrularını arayan dev dinozorun, yavrularla birlikte Sid'i de kendi diyarına götürmesiyle birlikte, Manny, Ellie ve Diego, Sid'i kurtarmak için bu tehlikelerle dolu dünyaya adım atarlar. Bu adımdan itibarense birbirinden komik ve eğlenceli sahneler izleyenleri bekliyor.
Filmin en büyük sürprizlerinden biri, yeni karakter, gelincik Buck. Buck alışageldiğimiz diğer Buz Devri karakterlerinin olası sıkıcılığına karşı önemli bir görevi yerine getiriyor ve filmi bu tehlikeden kurtararak, ayrı bir renk ve tad katıyor. Yıllar önce yanlışlıkla düştüğü bu dinozorlar diyarında, mücadele ederek hayatta kalan Buck, çok kişilikli karakteri ile kahramanlarımıza Sid'i kurtarma görevinde yardımcı oluyor. İlk iki film boyunca meşe palamudunun peşinden koşan Scrat bu filmde daha çok karşımıza çıkıyor. İlk iki filme renk katan ayrıntılardan biri olan Scrat'a daha çok yer vermek, yine üçüncü filmi daha eğlenceli kılan faktörlerden biri. Üstelik Scrat meşe palamudunu kovalarken artık yalnız değil, üstelik artık tek odak noktası meşe palamudu da değil. Herkesin aile olmanın peşinde olduğu bir ortamda Scrat da aşkı kovalıyor.
Filmin üç boyutlu olmasınınsa pek önemli bir katkısının olduğunu düşünmüyorum. İlk iki filmde böyle bir özellik olmamasına rağmen başarılı olmasının nedeni, karakterleri ve senaryosuydu. 3D ya iyi bir şekilde kullanılamamış ya da öykü için bir gereklilik değil. Çünkü diğer 3D animasyonlarda sırf bu özellik dolayısıyla bazı sahneler olurdu, kameraya doğru bir şey fırlatma vb. gibi. Sonuç olarak film için bir zenginlik ama olmasa da olurmuş.
Öte yandan film boyunca altı çizilen aile kavramının eksik olmasının yanısıra doğru bir şekilde sunulduğunu düşünüyorum. Örneğin Sid'in dinozor yavrularına annelik yapmaya çalışması komik durumların yaşanmasına yol açtı fakat, kan bağı olmaksızın aile ilişkisinin yaşanabileceğine dair bir parantez açıyor. Filmde anne-baba-çocuktan oluşan çekirdek aile modeli dışında, anne ve çocuklardan oluşan bir aile modelinin de olabileceği filmde vurgulanıyor. Bu vurgu, söz konusu aile olduğunda daha tutucu söylemlere sahip çıkan animasyonlar düşünüldüğünde oldukça ilerici kalıyor. Pıxar egemenliğine karşı hala başarılı bir film çıkarmak, üstelik bunu bir serinin devamı şeklinde ortaya çıkarmak azımsanmayacak bir yaratıcılık gerektiriyor. Açıkçası artık animasyonda 3D vb. teknolojik yeniliklerden ziyade(çünkü Hollywood teknik anlamda piyasayı sürekli geliştiriyor) yaratıcı ve tutarlı bir iş ortaya çıkarmak daha anlamlı. "Buz Devri 3: Dinozorların Şafağı" hafif bir yaratıcı katkıyla bu anlamı oluşturabilmiş, fakat Wall-E gibi efsane yaratacak kadar da bir anlam dünyası yarattığını söylemek zor.
sinema.com
Yorum yap