• If this is your first visit, be sure to check out the FAQ by clicking the link above. You may have to register before you can post: click the register link above to proceed. To start viewing messages, select the forum that you want to visit from the selection below.

Duyuru

Gizle
No announcement yet.

’Hindi’nin derdi Türkiye’yi gerdi

Gizle
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Sil
new posts

  • ’Hindi’nin derdi Türkiye’yi gerdi

    ’Türkiye’ kelimesinin İngilizce telaffuzu olan ve hindi anlamına gelen ’Turkey’, pek çok kişiyi ve kurumu rahatsız ediyor. Son aylarda tekrar internette dolaşmaya başlayan bir e-posta konuyu yeniden gündeme getirdi



    [B]Çağımız imaj çağı olunca, dönem dönem öne çıkan tartışma konularından biri de ’Türkiye’nin İngilizce karşılığı olan ve ’hindi’ anlamına gelen ’Turkey’ kelimesinin uluslararası arenada kullanımı oluyor. Bu durum uluslararası resmi ve gayrı resmi toplantılarda, görüşmelerde ’hindi’ olarak anılmak istemeyenler ile bu durumu önemsiz görenler arasında uzun süredir tartışma konusuydu.
    Son aylarda İstanbul Valiliği Protokol Müdürü Melih Akgüngör imzalı bir e-posta konu üzerinde kamuoyu yaratmaya devam ediyor. Öncelikle belirtelim ki bahsi geçen e-posta yeni değil fakat belli dönemlerde iletisinde artış yaşanıyor ve bu e-posta hakkında konuştuğumuz Akgüngör, kesinlikle yazının ona ait olmadığını belirtiyor. Makamını kullanarak etki yaratmak isteyenlerin işi olduğunu öne süren Akgüngör konuyla ilgili bir düşüncesinin de olmadığını açıkça ifade ediyor. Öyle ya da değil bu tartışmanın hangi temellere dayandığını araştırdık.

    Türkiye’ye; Almanlar ’Turkei’, Fransızlar ’Turquie’, İspanyollar ’Turquia’ ve İtalyanlar ’Turchia’ diyor. Yani aslında ’Turkey’ kelimesinin kümes hayvanı olması yalnızca bir dildeki eş seslilikten başka bir şey değil. Ne var ki eşsesliliğin oluştuğu dil İngilizce olunca durum değişiyor. Çünkü İngilizce günümüzde politik dünyada, eğitimde, ticarette, teknolojide ve internette kullanılan küresel dil olma özelliğine sahip. Bu da 70 milyonluk bir ülkenin imajını tehlike altına sokuyor.

    Bu konuda önlem alınmasını savunan taraf; imajın önemi, uluslararası arenalarda uygulanan çifte standart ve İngilizlerin vakti zamanında bunu kasıtlı olarak yaptığı argümanlarını kullanıyor. Turkey isminin kullanılmasında sakınca görmeyen taraf ise her şeyden önce önlem almaya kalkmanın kompleksli bir davranış olacağına ve ’hindi’ konusuna daha çok dikkat çekeceğine inanıyor. Sakınca görmeyenler için diğer bir önemli nokta ise isim konusunda herhangi bir değişiklik uygulamasına gitmenin devasa maliyeti. "Resmi kullanım değişse bile günlük kullanım değişmeyecektir" diyenler de ikinci grupta yer alıyorlar.

    ETİYOPYA ADINI DEĞİŞTİRMİŞTİ
    Dünyada böyle bir durumun örneği var mı diye baktığımızda karşımıza bir Doğu Afrika ülkesi olan Etiyopya çıkıyor. Eski adı ’Habeşistan’ olan ülke, sömürge dönemi sona erdikten sonra ’Etiyopya’ ismiyle anılmak istediğini dünyaya deklare etmiş ve Habeşistan yazılı postaları kabul etmemişti. Bu uygulama birkaç yıl içinde sonuç vererek Habeşistan isminin Etiyopya olarak değişiminin kabul görmesi sağlanmıştı. Ancak bunun gerçekleştiği yıllarda henüz uydu teknolojisi, TV, radyo, internet, mobil iletişim aygıtları ve uluslararası medya günümüzdeki kadar gelişmemiş ve yaygınlaşmamıştı. Etiyopya ile ilgili yazılı fazla metin de yoktu. ’Turkey’ kelimesi ise şimdiye dek milyonlarca metinde kullanılmış ve günümüz medyası ile tüm dünyada bu şekilde tanınmış bulunuyor.

    Adı Türkçe olmayan işyerlerine ruhsat vermeme girişimi başlatan ve hali hazırda 50 beldenin başkanlarını ikna ederek bunun uygulanmasını sağlayan Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın ise konu hakkında söylüyor: "Türkiye adını yüzyıllardır kullanıyoruz. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte devletimizin adı da Türkiye Cumhuriyeti olarak belirlenmiş ve Anayasa’da ifadesini bulmuştur. Ancak her dilde ülkemiz farklı biçimde adlandırılabilir. Bu, o dillerin tarihlerinden gelen adlandırma biçimidir. Ve bu adlandırmalar hep ’Türkiye’ adına dayanmaktadır. İngilizce sözlüklerde ’hindi’ diye tanımlanan bu sözün köken bilgisi (etimolojisi) ’Türk kuşu’ anlamına dayanmaktadır. Bu da, hindinin tarihte daha çok Türkler tarafından beslenmesine ve Batılıların bu kuşu beslemeyi Türklerden öğrenmesine kadar uzanmaktadır. Türkçede kullandığımız ’hindi’ sözünün de bir öyküsü var. Amerika keşfedildiğinde Hindistan olduğu zannedilmişti. Bu kıtadan yayılan bu kuşa da biz dilimizde bu sebeple ’hindi’ adını verdik. Ülkemizin adının İngilizcedeki kullanış biçimi İngilizcenin sorunudur. Biz, başka ülkeleri ve ulusları Türkçede kendi dilimizin kurallarına göre nasıl adlandırıyorsak diğer dillerde de ülkemizin ve ulusumuzun adı o dilin kurallarına göre adlandırılmaktadır. Bu yüzden İngilizcenin söz varlığında ’Turkey’ kullanımı istesek de istemesek de sürecektir. İngilizlere ’Ülkemizi Turkey değil Türkiye olarak adlandırın’ dersek ’Siz de bize İngiltere değil England veya United Kingdom deyin’ yanıtını aldığımızda ne yapacağız? Finlandiya, kendisini Suomi diye adlandırmamız gerektiğini söylerse ne diyeceğiz?"

    İngilizcedeki "Turkey" veya "turkey" sözleriyle uğraşmaktansa ülkemizdeki dil yozlaşmasına karşı bir şeyler yapmamız gerektiğini vurgulayan Akalın, ülkemizdeki iş yerlerinde ve üretilen ürünlerde yabancı adlar kullanmaktan vazgeçmeden ve kendi ülke sınırlarımız içinde Türkçe kullanımını yaygınlaştırmadan hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceğinin altını çiziyor. "Yabancılara bizim ismimizi bizim dilimizde söyleyin diyene kadar biz önce kendi dilimizi severek kullanmalıyız" diyen Akalın, devletin Türkçede adlandırılmasında özenli ve dikkatli davranılması gerektiğini belirtiyor.
    "Türkiye’de düzenlediğimiz toplantılarda, kurumlarımızın ve kuruluşlarımızın adlarında Türkçe olarak Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti yazılışlarını kullanmalıyız. Türkçe tabelalarda, Türkçe başlıklı kâğıtlarda ve Türkçe evrakta ’Turkey’ diye bir kullanım varsa işte bunu, maliyeti ne olursa olsun değiştirmemiz ve ’Türkiye’ yapmamız gerekir" diyen Akalın, İngilizce yazılmış tabelada veya belgede ’Turkey’ adını değiştirmeye çalışmanın bir anlamı olmayacağını ifade ediyor ve ekliyor: "Ülkemizin adının kısaltmasını bile insanlarımız Türkçe konuşurken İngilizce harf adlarıyla söylüyor. E-posta adresinde Türkiye uzantısını gösteren tr’yi ’ti-ar’ diye değil ’te-re’ diye seslendirmeliyiz. Esas bu noktalarda özenli ve duyarlı olmalıyız. Bunlar dilimize ve kimliğimize saygının bir gereğidir."

    "TÜRKİYE YAZMANIN ÖNÜNDE ENGEL YOK"
    Bu noktada önemli olan diğer ülkelerin uluslararası zeminlerde kendi isimlerini nasıl lanse ettikleri ve Türkiye’nin herhangi bir çifte standarda maruz kalıp kalmadığı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz AB uzmanı Prof. Dr. Cengiz Aktar, sıklıkla uluslararası arenalarda bulunan bir isim. Birleşmiş Milletler toplantılarında yalnızca 5 dilin resmi olarak kullanımının kabul edildiğini söyleyen Aktar, bu dilleri Arapça, Çince, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce olarak sıralıyor. BM toplantılarına katılan ülkelerin yalnızca bu dillerle iletişim kurabileceğini ve kendi isimlerini de bu diller ve alfabelerinden biriyle yazabileceğini belirten Aktar, öte yandan AB toplantılarında Türkçe olarak ’Türkiye’ yazmanın önünde hiçbir bürokratik engel olmadığını da ifade ediyor. 1 Mayıs 2004 tarihinden bu yana Kıbrıs vesilesiyle Türkçenin de resmi dil olarak kabul edildiğini hatırlatıyor.
    Dışişleri Bakanlığı Protokol Müdürlüğü’nde idari memur olarak görev yapan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili de yoğun olarak uluslararası toplantılara katılıyor ve bu konuda şunları söylüyor: "Ülkemizin isminin nasıl yazıldığı genelde organizasyon komitesinin tavrına bağlı. Ben bu noktada bir art niyet sezmiyorum ama şahsen ’Türkiye’ yerine ’Turkey’ olarak yazılmasından rahatsız oluyorum ve başka ülkelerden meslektaşlarımın ufak tefek şakalarına maruz kalabiliyorum."
    Yunanistan’ın birçok kereler kendi ismini Yununca olarak yazdırdığını gördüğünü söyleyen Baş, plaketlerdeki isimlerin dillerinin her ne kadar toplantının yapıldığı yere göre değiştiğini söylese de organizasyon komitelerinin genelde Birleşmiş Milletlerce kabul gören isimleri kullanmayı tercih ettiklerini anlatıyor.
    Türkiye’de önde gelen gazetelerinde çalışmış ve yurtdışında çok sayıda uluslararası toplantıyı takip etmiş deneyimli muhabir Hasan Bozkurt, bu durumun toplantıların içeriğine ve yerine göre değiştiğini belirtiyor. Örneğin bir İslam ülkeleri toplantısında ortak dil olarak görülen Arapça ve Farsça’nın kullanılarak isimlendirmelerin yapıldığını ancak Avrupa ülkeleri toplantısı olduğunda masa isimliklerinde ortak dil olan İngilizce’nin ve yanında parantez içinde kendi ülke bayrak ve alfabesinin kullanıldığını söylüyor.
    Sivil organizasyonlarda da durum benzer. İşi gereği yurt dışında birçok fuar ve festivale katılan Yavuz Selim Eran da organizasyon ve toplantının yapıldığı ülkenin dilinin geçerli olduğunu söylüyor. Ancak elbette resmi olmayan bu özel organizasyonlarda herhangi bir sınırlama olmadığını da sözlerine ekliyor.

    "SEMBOLÜMÜZ HİNDİ OLSUN"

    Türkçe’yi kullanırken gösterdiği özenle dikkat çeken tiyatro sanatçısı Yılmaz Erdoğan ise ’Turkey’ kelimesinin kullanımı konusunda pragmatist düşünenlerden. Tek kişilik oyunu "Cebimde Kelimeler"de konu hakkındaki görüşlerini dile getiren sanatçı ’Hindi’nin aslında sembol olarak kullanılabileceğini ve Türkiye’nin bundan yararlanabileceğini öne sürmüştü. ’Hindi’yi Türkiye’nin maskotu ve reklamı olarak kullanmanın akılcı olacağını savunan Erdoğan, böyle bir konuda kompleks yapmanın gereksiz olduğunu vurgulamıştı.
    "Ülkelerin sembolleri, maskotları ve o ülkeleri akla getiren hayvanları olabilir. Kanada ve Almanya’nın maskotu ayıdır, kangru denince aklımıza Avustralya gelir. Türkiye’ninki de Hindi olsun ne var bunda" diyen Erdoğan’ın görüşü aklımıza başka hangi ülkelerin sembolleşen ve özdeşleşen hayvanlara sahip olduğu sorusunu getirdi. Araştırmamızın sonucunda da bu konuda yalnız olmadığımız ortaya çıktı. Başta ABD olmak üzere pek çok önemli ülke bir hayvanla özdeşleştiriliyor ve irili ufaklı pek çok ülke de milli sembolleri olarak hayvanları kullanıyor.

    BENZER DURUMDAKİ ÜLKELER

    Mısır: Uluslararası arenadaki ismi Egypt olan bu ülkeyi bir sebze adıyla anıyoruz
    Romanya: Rumanya’nın adı da çingene ırkı olan Romanları akla getiriyor. Bu yüzden kendilerine Rumen denmesinde ısrarlılar.
    Hindistan: Türkiye ile benzer bir "hindi sıkıntısını" da Hindistan yaşıyor. Türkçe’de "Hindilerin ülkesi" gibi algılanan bu kelime aslında ’India’ yani ’yerli’ kelimesinden geliyor.
    İngilizce’deki telaffuzundan dolayı Türkiye ile aynı kaderi paylaşan bir başka ülke de Macaristan. İngilizcesi Hungary olan kelimenin telaffuzu "aç" anlamına gelen "hungry" kelimesiyle aynı. Dolayısıyla "açlar ülkesi" gibi bir anlama gelen Macaristan da Türkiye ile birlikte benzer espirilere maruz kalıyor.

    BİR HAYVANLA ÖZDEŞLEŞEN ÜLKELER

    Fransa: Horoz
    Amerika: Kartal
    Hindistan: İnek
    İspanya: Boğa
    Çin: (mit) Ejderha, (gerçek) Panda
    Avusturya: Kanguru
    Almanya ve Kanada: Ayı

    BAYRAKLARINDA SEMBOL OLARAK HAYVAN KULLANAN ÜLKELER

    Dominik Cumhuriyeti: Muhabbet Kuşu
    Martinik Adaları: Yılan
    Mısır, Moldova, Virgin Adaları ve Zambiya: Kartal
    Zimbabve: Güvercin
    Srilanka: Aslan
    Uganda: Horoz

    Alıntı haber
  • #2

    çok güzel incelenmiş.
    demekki TURKEY den rahatsızlık duyorsak önce:
    MISIR
    ROMANYA
    HİNDİSTAN

    demiyeceğiz
    saygılar

    Yorum yap

    Hazırlanıyor...
    X